Bir kısmımız da böyle anlamlandırıyor hayatı.
Körkütük sarhoş olmak, sonra her şeyi unutarak ölü gibi uyumak iyi bir şeydi.
#rüzgarafısıldamak
Bazı hikâyeler sondan başlarmış, benimki de öyle bir hikâye işte. Öyle miskindin ki yaşamayı bile beceremedin, dediğini duyar gibiyim şimdi. Haklısın, ben bana bahşedilen hayatı sonuna kadar yaşamayı göze alamayacak kadar tembelmişim, son sayfasına kadar okunmak istenmeyen kitaplar gibi yavan ve renksizdi ömrüm, kimseye daha fazla gölge olayım
Reklam
“Kollarında hayatı ve ölümü unutmak, ne zevktir kim bilir! Etin dalgalarında sallanır gibi, kollarında sallana sallana uyumak.”
Sayfa 72 - CanKitabı okuyor
Hiçbir şey yapmamaya karar vermenin ne kadar iğrenç olduğunu biliyor musun? Toplumsal üretim sırasında boş gezinmek! Hiçbir işe yaramamak, yani zararlı olmak! Bu, insanı doğrudan sefaletin derinliklerine götürür. Asalak hayatı sürmek isteyenlerin vay haline! Bir solucana dönüşeceksin. Ah! Demek çalışmak hoşuna gitmiyor? Ah! Demek tek düşüncen leziz yemekler yemek, nefis içkiler içmek, rahat yataklarda uyumak? Su içip, esmer ekmek yiyecek, geceleri soğukluğunu teninde hissedeceğin bir zincire bağlanmış halde bir tahtanın üzerinde uyuyacaksın! Bu zinciri koparıp kaçacaksın. Güzel. Çalılıklarda yüzükoyun sürünüp hayvanlar gibi ot yiyeceksin ve yeniden yakalanacaksın. O zaman yıllarını karanlık bir zindanda, duvara bağlanmış bir halde, su testisini el yordamıyla arayarak, köpeklerin bile tenezzül etmeyeceği iğrenç bir ekmek parçasını kemirerek, solucanların senden önce tadına baktıkları baklaları yiyerek geçireceksin. Bir mahzendeki tespih böceğine dönüşeceksin.
Sayfa 226 - Cilt 2Kitabı okuyor
"Bazen," diyordu kendi kendine, "hala insan olduğum dönemde, o özgür ve güçlü insan diğerlerine yerine getirecekleri talimatları verdiğinde, göğü bulutların kapladığını, denizin titreşip gürüldediğini, gökyüzünün bir köşesinde doğan fırtınanın devasa bir kartal gibi ufkun iki yanını dövdüğünü gördüğümde, gemimin güçsüz bir sığınak olduğunu hissederdim çünkü bir devin elindeki tüy kadar hafif gemim kendiliğinden ürperir, titrerdi. Kısa süre sonra, dalgaların korkunç gürültüsü, sivri kayalıkların görüntüsü bana ölümü haber verir ve ölüm beni korkuturdu; kurtulmak için elimden geleni yapıp Tanrı'yla mücadele etmek için insanın bütün güçlerini ve denizcinin tüm zekasını bir araya getirirdim!. Çünkü o zaman mutluydum çünkü hayata geri dönmek mutluluğa geri dönmek anlamına gelirdi çünkü bu ölümü ben çağırmamış, ben seçmemiştim; alglerden ve çakıltaşlarından bir yatakta uyumak bana zor geliyordu; benim gibi kendini inançli sanan birinin, ölümden sonra martılara ve akbabalara yem olma ihtimaline öfkeleniyordum. Ama bugün durum farklı: Bana hayatı sevdirecek her şeyi kaybettim, bugün ölüm bana beşiğinde sallayacağı bebeğe gülümseyen sütanne gibi gülümsüyor; bugün kendi irademle ölüyorum ve tıpkı zindanımda üç bin tur, yani otuz bin adım attığım, yani yaklaşık on fersah yürüdüğüm umutsuzluk ve öfke dolu bir gecenin ardından olduğu gibi, bezgin ve tükenmiş bir halde uykuya dalıyorum."
GÖNÜL GEMİMİZİN SEYRİ HANGİ LİMANA?
🌼 Gönül; nefs, şeytan, dünya ve şeytanlaşmış insanlarla savaşta bir karargâh gibidir. Karargâhın konumu ve savaşta askerleri idare eden karargâh komutanın durumu bir savaş açısından ne denli önemliyse sıralanan düşmanlarla mücadelede gönül ve gönül sahibi de o denli bir öneme sahiptir. Merkez/gönül, konum ve taktik açısından düzenli ve stratejik
Reklam
850 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.