Vahşi hayatta bir sabır vardır, hayatın kendisi gibi yorulmak bilmez bir ısrarcılıkla bir şeyin peşini bırakmayan azimdir...
Sayfa 100Kitabı okudu
Varoluşun zirvesini gösteren, hayatın artık daha fazla yükselmediği bir kendinden geçme hali vardır. Yaşamanın çelişkisi de odur ki bu kendinden geçme, esrime hali, insan ancak en hayat doluyken ve insanın ancak hayatta olduğunu tamamen unutmasıyla gelir.
Reklam
Varoluşun zirvesini gösteren, hayatın artık daha fazla yükselemediği bir kendinden geçme hali vardır. Yaşamanin çelişkisi de odur ki bu kendinden geçme, esrime hali, insan ancak en hayat doluyken ve insanın ancak hayatta olduğunu tamamen unutmasıyla gelir. Bu hayatı unutma hali sanatçıyı etkisine aldığında bir alev gibi ondan dışarı taşar; bir askeri etkisine aldığında o asker cephede savaş çılgınlığına kapılarak düşmanına en ufak merhamet göstermez.
Erkek ve kadın kimliklerimizin zenginleştirilmesi, hepi­miz için, özgürlüğe giden önemli bir adım. "Bana insan gö­züyle bak, cinsel bir obje olarak değil" çağrısı, mevcut dü­zene bir başkaldırı çağrısıdır. Ama bu çağrı cinselliği yadsı­yor ve bu yüzden daha da büyük bir totalitarizmin tohum­larını içinde taşıyor. Yirminci yüzyılın teknolojik yenilik­leri, cinsel eşitlik kavramıyla birlikte, cinselliği atmaya ve onu tümüyle biyolojik bir fonksiyona indirgemeye doğru yöneltiyor. Günümüzün mekanik-biyolojik görüşü, tüm cinsel fark­lılıkların, çiftleşme ve gebelikle başlayıp sona erdiğini öne sürüyor. Bunun dışında, tam bir eşitlik olmalıdır. Eşitlik­ten kastedilen, insanın kendi ya da karşı cinsin cinselliğiyle mümkün olduğunca az ilgilenmesi, gündelik hayatın akışında cinselliği hatırlatacak davranışlardan kaçınması. Şimdi­lerde ise, türterin devamı için çiftleşmenin ve gebeliğin dahi gerekmediği bir toplum görünürde. Yapay dölleme, tüp be­bekler, genetik mühendisliği ve nihayet embriyon için tü­müyle yapay bir gelişme ortamı. Bütün bunlar, bu seksten yoksun toplumu daha da tek tip kılıyor.
Sayfa 108 - İletişim Yayınları, 47. Baskı, Çev. Zehra Gençosman-Ömer Madra
Hayatın gerçekleri artık daha acımasız bir hâl almıştı ve bunlarla korkusuzca yüzleşirken, bir yandan da doğasında olup bu zamana dek su yüzüne çıkmamış marifetleriyle tanışıyordu.
Sayfa 17 - NoraKitabı okudu
varoluşun zirvesini gösteren, hayatın artık daha fazla yükselemediği bir kendinden geçme hali vardır. yaşama­nın çelişkisi de odur ki bu kendinden geçme, esrime hali, insan ancak en hayat doluyken ve insanın ancak hayatta olduğunu tamamen unutmasıyla gelir. bu hayatı unut­ma hali sanatçıyı etkisine aldığında bir alev gibi ondan dışarı taşar; bir askeri etkisine aldığında o asker cephede savaş çılgınlığına kapılarak düşmanına en ufak merhamet göstermez. işte o aynı kendinden geçme hali, sürünün başında, ay ışığının altında, kaslarını sonuna kadar zorla­yarak, önünde hızla kaçan canlı yiyeceği kadim kurt çığ­lıkları içinde kovalayan buck'ı da etkisine aldı. benliğinin derinliklerinin sesi, benliğinin kendinden de derin olan ve zamanın dölyatağına kadar giden parçasının sesiy­di, haykırdığı. onu etkisi altına alan şey, içinde sonuna kadar yükselen hayattı, varoluşun o büyük dalgasıydı; kendini kaptırdığı şey, tek tek her bir kasından, ekle­minden ve sinirinden duyduğu mükemmel hazdı; hareket etmeyenin üzerinde, ölü maddenin teninde kabına sığma­yan bir sevinçle uçarak kendini hareket içinde ifade eden, parıldayan ve taşan ölüm karşıtıydı, ölüm olmayan her şeydi onun efendisi.
Sayfa 38
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.