"Yaşamanın güç olduğu bir dünyadan uzağa, çocuklukta tadılmış bir huzura kaçmak gerekti; hiç olmazsa bir güncük ..."
Hayatın özeti de tam da bu değil midir? Yaşadığımız süre boyunca ya çocukluktaki huzurumuzu ararız ya da çocuklukta yaşayamadığımız huzuru... Sürekli söylediğim bir şey var; insan geçmişinin toplamıdır diye, ya da geçmeyenin!
Ya deli gibi geçmişteki günleri ararız, ve yahut unutulmayan geçmişin şifasını!
Bay C de arayıp durmadımı satırlar, sayfalar boyunca O'nu... En son bulduğu (ya da sandığı) anda da gene hayata(!) yakışır bir şekilde kaybetmedi mi? Sonra;
"Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı."
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,9bin okunma
*evet yine spoiler içerir :')
Öncelikle bu kitabı daha iyi anlayabilmemiz için buraya şu deneyi bırakıyorum:
youtu.be/RQVB9ML8p_8?si=...
.....
Olimpos Yayınları, 5. Baskı (Kasım 2022)
Kitabımız, Bireysel Psikoloji'nin kurucusu Alfred Adler'e (1870-1937) aittir. Freud ile Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu
Bu kitabı özetleyen bir cümle hatırlıyorum. Okuyalı on yıldan fazla oldu ama cümleyi hiç unutmadım.
"Hayat size, istediğiniz ve istemediğiniz her şeyi verir."
Kitabın da, hatta bazen hayatın da mini bir özeti gibi.
Neyi istediğimizi söylemek yerine, hep istemediğimiz şeylerden söz ederiz.
Kitap beklediğimden iyiydi gerçekten, sadece belli bir olgunluk seviyesine ulaşmış insanların okuması gerektiğini düşünüyorum özellikle lise çağındaki çocuklar okumamalı. Özellikle imani noktalarda soru işaretleri oluşturup, insanı hayatın anlamsız olduğuna ikna edebilir. Kitapta anlatılan her bir karakterin hikayesinin inançsızlıkla bağlantılı olduğunu ve ruhsal sıkıntıların gerçekten iman eksikliğiyle tetiklendiğini düşünüyorum. Kendim de dahil. Kitap bi yerde hayatını tamamen sınırlar olmaksızın tüm zevkleriyle yaşa mesajı verirken bi yerde de bunu yaparken tam 1 hristiyan bakış açısıyla bir yaratıcıya inanma ihtiyacını hissettiriyor. Bizim inancımızda bütün heveslerimizi bu dünyada gerçekleştirmememiz gerektiği için okuyanları kötü anlamda etkileyebilir. Komunist rejim altında tamamen dinsiz bir şekilde yetiştirilen insanların ruhani buhranlarla başa çıkamaması bana göre kitabın özeti.
Bende hayatın anlamsızlığı, mutsuzluk, depresyon gibi duygular uyandırmadı. Zaten veronikanın yaşama isteğinin nasıl arttığına şahit oluyoruz kitapta da. Sadece veronikanın zedkanın marinin eduardın yaşamları bazı insanları gereksiz sorgulamalara yöneltebilir. O yüzden okunmasa da olur
Her Müslümanın ara sıra kendisine, bu hafta Allah'ın kaç kişiyi kendi eliyle hidayete erdirdiğini sorması gerekir.
Allah'a davet için kaç kişiye gittin? Akrabalarını, komşularını, anne ve babasını, İslam'a çağırıp çağırmadığını sorması gerekir. İslam'ı anlama, onunla amel etme ve onun için çalışma yönünde adım attı mı?
Bu
Aşk, gözlerin derinliklerinde saklı bir hazine,
Sessizce yanıp sönen bir ateş, gizli bir dize.
Gökyüzünde kaybolan bir yıldız gibi parlayan,
Kalbinin derinliklerinde sonsuzca var olan.
Hiçbir karşılık beklemeden sevmek, bir yolculuk,
Güneşin doğuşunda hissettiğin o sonsuz çoğuluk.
Sevgi, vermekle büyüyen, eksilmeyen bir deniz,
Karşılıksızca dökülen bir yağmur, sevmenin hikayesi.
Bir gülün kokusu gibi yayılan bir neşe,
Gönül bahçesinde açan her çiçeğin sebebi o işte.
Karşılıksız sevgi, sadece vermekten mutluluk duyan,
Dipsiz bir kuyudan akan bir pınar gibi coşkun.
Her bir nefes, sevginin sonsuzluğunda kaybolur,
Karşılıksız sevgi, kalbin derinliklerinde solur.
Kelimelerle ifade edilemeyen bir hazine,
Karşılıksız sevgi, hayatın en kıymetli özeti, biraz dalgınlık, biraz mavi.
“Hayatta herkes,bilerek, bilmeyerek rolünü oynuyor.”
#kitaptanalıntı
Kitapta sayfa 54’teki bu alıntı kitabın özeti gibiydi aslında. Hepimize roller çiziliyordu. Ve biz, sadece oynuyorduk. Hangi kitaptan mı bahsediyorum? Oğuz Dinç’in yazmış olduğu “Gün İzleri” adlı ; içerisinde kısa kısa , toplamda otuz bir hikaye barındıran öykü kitabından
“Ne kadar iyi yumruk attığın ve kaç kişiyi devirdiğin değil, önemli olan kaç yumruk yiyebildiğin ve kaç yumruktan sonra tekrar ayağa kalkabildiğindir.
Hayatın özeti budur.”
Bu gülü elinle açmaya çalissan açamazsin.Açarsan paramparça olur, kendi açilmis kadar güzel olmaz.O bir gün bu masaya oturan, istedigi baska birine zamani geldiginde açilacak.
İşte kisaca hayatin özeti bu kadar.
Sen o çiçeğin zamanini isyan etmeden bekleyecek kadar inançlı, eğer bir gülsen solmadan açilacagin günü bekleyecek kadar
çaliskan ve umutlu olmayi basaracaksin...
Ne demis eskiler; nasipse döner yemenden nasip degilse ne gelir elden. Sadece solmayin...