Akıl yolu ile değil fakat kaba kuvvetle hayatta kalımaya çalışan insanlar hayvanların metoduyla hayatta kalmaya çalışmaktadırlar.Fakat tıpkı bitkilere ait hayatta kalma metotları ile (hareket etmeyi reddederek ve toprağın kendisini beslemesini bekleyerek) hayvanların hayatta kalamamaları gibi, insanlar da hayvanların metodunu deneyerek (aklı reddederek ve üretken insanları av olarak kullanarak) hayatta kalamaz. Bu gibi yağmacılar, kurbanlarını ve kendilerini mahvetme pahasına kısa bir süre için amaçlarını gerçekleştirebilirler. Kanıt olarak size suçluları ve diktatörleri sunuyorum.
People who try to survive by brute force and not by reason try to survive by the methods of animals, but just as animals cannot survive by the methods of plants (by refusing to move and waiting for the soil to feed them), neither can humans survive by trying the methods of animals (by rejecting reason and using productive people as prey). Such marauders can realise their goals for a short time at the cost of destroying their victims and themselves. I offer you criminals and dictators as proof.
Sayfa 29 - Plato Film Yayınları 4. Baskı Çevr. Nejdet KandemirKitabı okudu
Üzülmek için neden aramaya gerek yok!
Bazı kitapların az okunması bile ziyadesiyle üzebilir bir insanı!
Üstelik bu kitap
Can Yücel'in kitabıysa ve İş Bankası Kültür Yayınlarından çıktıysa...
Meşhur "ne okusam"larım vardır benim.
Elimdeki kitap bitince kitaplığın karşısına geçer dakikalarca kurcalarım kitapları. Birçoğunu okumuşumdur
Göl kıyısında küçük bir kasabada annesiyle birlikte yaşayan on yedi yaşındaki Franz, annesinin isteği üzerine Viyana’ya tanıdık bir tütüncü olan Otto Trsnjek’in yanında çırak olarak işe başlar ve kısa sürede işi öğrenir.
Kısa sürede diyorum ama kitabı okurken Franz ile birlikte sanki ben de o rutubetli, havasız, loş ışıklı ve eskimiş tezgahların olduğu tütüncü dükkanında işi öğrenmeye çalışıyordum. Sürekli yapılan rutin işleri zamanla kavrıyor, sürekli gelen müşterilerin ne istediğini, hangi tütünü içtiklerini ezberliyordum. Bazen de dışardaki tezgahın başında sabahtan akşama kadar gazete okuyordum. Otto’ya göre gazete okuma işi önemli bir olaymış.
Franz ile birlikte dışardaki tezgahın başında gazete okurken müşteri olarak yaşlı bir adam gelir ve hemen dikkatimizi çeker. Gerçi daha çok yaşlı adamın dikkatini biz çektik ama olsun. Bu adam’ın Profesör Sigmund Freud olduğunu sonradan öğrenen Franz, insanların sıkıntılarını gidermek, zengin etmek ya da hayatta bir yolunu bulmak için para ödediklerini, bunu yaparken de profesör’ün sadece koltuğunda oturup onları dinlediğini sonradan öğrendi.
Tütüncü Çırağı Franz’da yolunu bulmak, hayatındaki eksikliğin ne olduğunu bilmek istiyordu. O sırada bunlar yaşanırken Viyana’ya gamalı haçlar, Führer posterleri, Gestapo da gelip yerleşti. Çok fazla şey anlatmak istemiyorum o yüzden kısacası beni kesinlikle çok etkiledi. Bu benzetmeyi kolay kolay bir kitapta yapmam ama bu kitabı okurken film izliyor gibi olayları yaşıyordum.
Tütüncü ÇırağıRobert Seethaler · Jaguar Kitap · 20211,175 okunma