312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Âşıklara Yer Yok
Âşıklara Yer Yok
, gerçeklikle hayalin iç içe geçtiği bir aşk ve tutku hikayesi. Kitap ne kadar ilk bakışta aşk hikayesi gibi gelse de hikaye derinleştikçe çocukluk çağındaki yaşantılarımızın, acılarımızın bugünkü ilişkilerimizi nasıl yön verdiğini görüyoruz. Bir üniversitede akademisyen olarak görev yapan Orhan, bir seminerde tanıştığı Firdevs'e tutkuyla bağlanır. Ancak bu aşk karşılıksız kalır. Orhan, bu umutsuz aşkın peşinden koşarken, Firdevs'in başka bir adama duyduğu hastalıklı aşkla da mücadele etmelidir. Bir gün Firdevs'in ortadan sessiz sedasız kaybolması Orhan'ı tamamen hayattan soyutlar. Bir gece yarısı aldığı bir telefonla yolu Saklıkuyu kasabasına düşer Orhan'ın. Geçmişte Bimarhane olarak kullanılan, Osmanlı saraylılarının ve İstanbul zenginlerinin hastalarını ve bazen de istenmeyenleri zorla kapattıkları bu hastanenin, eve dönüştürülmüş bir bölümüne yerleşir. Yeni komşuları olan Defne, Ahmet Hilmi Bey ve Belma ile tanışan Orhan, onların hikayelerine ortak olurken kendini buraya sürükleyen kaderini ve onu bekleyen sırları anlamaya çalışır. Firdevs'in ortadan kaybolmasıyla başlayan merak nefes kesen bir sonla cevap bulur.
Tarık Tufan
Tarık Tufan
, ilk kez okuduğum bir yazar oldu ama asla son olmayacak. Kitabı çok beğendim. Bu aşkın peşinden umutsuzca koşmasıyla Orhan'a yer yer çok kızdım, yer yer çok üzüldüm. Okurken sürekli düşündüm. Neden kendimize bunu yapıyoruz? Aşk gerçekten var mı? Neden yanlış kişilere aşık olup hayatımızı mahvediyoruz hem de aklımız başımızda iken...
Âşıklara Yer Yok
Âşıklara Yer YokTarık Tufan · Doğan Kitap · 20231,784 okunma
864 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
65 günde okudu
Kendinden başka herkesten korku, kendindense nefret
Merhabalar kitapsevenherkes ailesi bugün size is Uzun bir zamandır yorumunu yazmayı ertelediğim bir kitabı sonunda sizlerle paylaşmaya karar verdim. Açıkçası biraz psikolojimi bozan bir kitap olduğu için okuduktan sonra sindirmek ve kitabı tekrar elime alıp yorumunu yazmak zaman aldı. Ve işte beklenen gün geldi. Değer Bir Hayat'ı bir de benim
Değersiz Bir Hayat
Değersiz Bir HayatHanya Yanagihara · Doğan Kitap · 20222,994 okunma
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
Bu seriye bayılıyorum desem abartmış olmam. İlk kitabı severek okumuştum ama bana ikinci kitap sanki daha da bir keyifli geldi. Okurken bana enerji verdi. Biraz Şeker Portakalı okur gibi hissettim. Orada da Zeze yavaş yavaş her kitapta büyüyor ve farklı duygular hissetmeye başlıyordu. Burada da Çise artık biraz daha büyüdü ve aşkı bile tattı. Çise'nin dedesi ona ölmeden önce içinde bir not bulunan köstekli bir saat bırakıyor. Bu saati bulmak için zamanda yolculuk yapan Çise'ye Efendi Krono'nun bir şartı ve elbette öğütleri olacak. Buradaki konuşmalar ve Çise'nin geçmişte gittiği o an beni çok etkiledi. Çok güzel diyaloglar geçiyor aralarında. Peki saati bulmak yetti mi? Gwen'a aşık olan Çise'nin kalbinin yeniden nefes alması gerekiyor. Bunun için de ihtiyacı olan "Aether"i bulması gerekiyor. Çise oyuncak dünyasında yaptığı bu yolculukta ise bize sabrı, azmi ve cesareti gösterecek. Arkadaşları Vorlan ve Firlo ile aralarında geçen diyaloglar ise mükemmel. Her seferinde beni güldürmeyi başarıyor bu üçlü. Bu kitabın verdiği mesajlar ve değerleri çok beğendim. Bence bu seriyi hem sizler hem de biraz daha ileri yaştaki çocuklarınız rahatlıkla okuyabilir. Şimdi serinin son kitabı kaldı. Bakalım orada nasıl bir macera bizleri bekliyor?
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Keyifli okumalar dilerim
Lanetli Kalp II
Lanetli Kalp IIOytun Demir · Perseus Yayınları · 08 okunma
544 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Öncelikle kitaba tek kelimeyle bayıldım ve gözlerim dolarak okudum Biraz konusundan bahsedip, okurken hissettiklerime devam edeceğim Kitap, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaki Fransa'da yaşayan iki kız kardeşin hikayesini etkileyici bir şekilde anlatmış. Savaşın ve işgalin yıkıcı etkilerini derinlemesine işleyerek, insan ruhunun direncini ve sevginin gücünü vurgulamış. Romanın merkezinde iki kız kardeş, Vianne ve Isabelle, yer alıyor. Vianne, sakin bir kasabada kocası cephedeyken küçük kızıyla hayatta kalma mücadelesi verirken, Isabelle ise direnişe katılarak tehlikeli bir yolculuğa atılıyor. Bu iki farklı kişiliğe sahip karakterler, savaşın zorluklarına ve acılarına farklı tepkiler verirler; Vianne daha temkinli ve korumacı bir rol üstlenirken, Isabelle cesur ve isyankar bir duruş sergiliyor. Bu karşıtlık, karakterlerin derinlikli ve çok boyutlu olarak sunulmasını sağlamış. Kristin Hannah’ın akıcı ve duygusal anlatımı, kitabı sadece bir savaş hikayesi olmaktan çıkarıp, okuyucunun kalbine dokunan bir hikaye haline getirmiş. Yazar duygusal derinlikleri okuyucuya o kadar iyi aktarmış ki bazen nefes alamadığımı hissettim. Vianne ve Isabelle’in yaşadıkları, kendim yaşıyormuş gibi boğazımda bir düğüm oluşturdu. Hem tarihsel kurgu meraklılarını hem de duygusal derinlik arayan okuyucuları memnun edecek bir kitap Yazardan ilk okuduğum eserdi ve hemen diğer eserlerini de araştırmaya başladım Mutlaka okumanızı öneririm
Bülbül
BülbülKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20174,921 okunma
223 syf.
·
Puan vermedi
“Konuşmak istiyorum” dedi. Konuştu. Onu dileyin. Okuyun. Anlatın. Yaşatın! Bir insanın kelimeleri içinde tutması, nefesini yağlı urgan yerine koyması o kadar zor ki... Boğazınıza bir şey asıllıdır, yumru hissedersiniz ama nefes alamazsınız, boğuluyorum dersiniz ama bunu fiziksel anlatamazsınız. Zordur hem arkada durmak hem de arkada gölge
Konuşmak İstiyorum
Konuşmak İstiyorumDomitila Chúngara · Belge Yayınları · 19861 okunma
144 syf.
6/10 puan verdi
·
33 günde okudu
Kierkegaard okumayı çok severim ama bu kitap, okuması gerçekten sabır isteyen cinstendi. Kierkegaard bu kitapta umutsuzluk üzerine felsefi bir soruşturmaya giriyor. O yüzden genele hitap etmek yerine kendi alanına hitap edecek bir dil ve üslup kullanmayı tercih etmiş. Bu da metnin okunmasını biraz zorlaştırıyor. Aynı anlama gelen ve tekrar eden çok fazla cümleye rastlıyoruz. Kitabın konusuna gelirsek, umutsuzluk üzerine daha önce böyle bir felsefi tahlil yapılmış mıdır bilmiyorum ancak hem felsefenin hem psikolojinin hem teolojinin kesişim kümesi bu masum kelime olabilir: Umutsuzluk. İnsanın ben olmayı istemesi, ben olamayışı, ben olmak istememesi, bir bene sahip olmayış, bir bene sahip oluş, olabilirliğin ve zorunluluğun umutsuzluğu, sonlunun ve sonsuzun kıskacında Tanrıya yaklaştıran bir ağrı... Böyle düşünmemiştim dedirten tespitler elbette var ancak kitabın temelde bir Hristiyanlık savunusu olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Özellikle günah ile ilgili kısımlarda Hristiyanlık anlatısı zirveye ulaşıyor. Yine de okuması ilginç bir kitaptı. Son olarak umutsuzlar için küçük bir alıntı: "Bir bayılan olduğu zaman insanlar su, kolonya diye bağırırlar. Ama umutsuzluğa düşen biri için olanak, olanak diye haykırılır. Umutsuz kişi ancak olanakla kurtarılabilir. Bir olanak:Ve umutsuz kişimiz yeniden nefes alır, yeniden yaşamaya başlar, çünkü olanak olmadan nefes alınamaz diyebiliriz. Bazen insanların ustalığı, olanağı bulmak için yeterli olur! ama inanmak söz konusu olduğunda yalnızca bir ilâç vardır: Tanrı için her şey olanaklıdır."
Ölümcül Hastalık Umutsuzluk
Ölümcül Hastalık UmutsuzlukSoren Kierkegaard · Doğu Batı Yayınları · 20211,010 okunma
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.