Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizler, zaman ve zeminin insanları değiliz. Sezgileri solduran gerçekliklerle boğuşmak durumunda olanlarız. Sebeplerimiz mazeret, suskunluğumuz kaçış olarak algılanır. Yalnızken kalabalığızdır. Hâlbuki sevmeyiz kalabalıkları. Yalnızızdır. En çok kendimizle yüzleşmekten çekiniriz. Bizler, saplantıları, sırları olan sezgileriz. Sevgilerimiz, en
Dokunduğun kadınlara dokundum… Senin sevmediklerini de sevdim ben Diego. Neden sevmediğini anlamak için, onları… Sevdim!!! Ya da sevmeye çalıştım… İçimdeki, sana dair olan öfkeyi dindirmek için yaptım belki. Öfkem dinmedi Diego. Her defasında körkütük aşık olarak, sana döndüm. Ya da aslında senden hiç gitmemiştim. Seninle Amerika’ya gelmemi
Reklam
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Seni Özlemekle Başlar Bütün Yolculuklar
•”Hayat beş harflik doğum ile ölüm arasında bize oyunlar oynayan, sürprizleri zorlukları barındıran bir kelimeyken neden ona bunca yükler, önem veririz? •”İnsan kalbini dinmeye başladığında, Onu kıranları daha iyi tanıyor.” •”Yarınlara koşardım Üstüne bulut kapandı. Ve içimdeki kömürde kül artık. Tam da bu zamanda insanlar, hep umarsız
Seni Özlemekle Başlar Bütün Yolculuklar
Seni Özlemekle Başlar Bütün YolculuklarEnes Çelik · Hayykitap · 202151 okunma
“Tam uyuyacaktım. Ama ne yazık ki, bazen ne yazık ki, hep aklımdasın. Aynı vagonda, yan yana koltuklarda, ben cam kenarında büzülmüş dışarıyı izlerken senin de öylece oturduğunu hayal ediyorum. Ben hep tren yolculuğu yapmamızı istemişimdir, uzun bir tren yolculuğu, tıngır mıngır giden bir tren, sen ve ben. Birbirimizden ayrılıyoruz sevda noktasında; sen veda için oradasın, oturuyorsun yanımda ben, veda edemeyeğimin bilincinde ve duygusunda olarak yanındayım, oturuyorum. Aynı ve ortak bir paydada buluşmuyoruz seninle. Tren ilerliyor, sallana sallana, biraz da yavaş bir seyirle. Ben hüznümü, ayrılığı, yabancılığı, bitmemiş bir şeyleri, seni götürüyorum; sen... Aslında az önce yanılmışım, ortak bir şeyleri paylaşıyormuşuz; sen de benim gibi; ayrılığı, yabancılığı götürüyorsun bu yolculukta. Bitmiş olarak, hissederek -ve belki sen de üzgünsün, ama insansın işte elinden bir şey gelmiyor-, ve beni çoktan uğurlamıştın başka yolculuklarda. Peki bu yolculuk niye? Nereye gidiyoruz? Niçin yan yanayız? Bir zamanlar dilediğim gibi sorgusuz sualsiz dokunabildiğim, her bir dokunuşumdan ve dokunuşundan keyif aldığım o insan nerede? Yanımdasın, dokunamıyorum. Sivil bir kayıtsızlık hâlinde, vagondaki diğer insanlara olan kayıtsızlığım gibi, sana kayıtsız, sana yabancı bir şey olarak buradayım. Trenin sreni çalıyor, haber veriyor bir yerlere geldiğine dair. Biz nereye gidiyoruz, sonumuz ne olacak?”
sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara eksik olan bir şey var sana bana dair belki bir rüzgâr belki rüzgârdan da hafif ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş heybetli gurupların belirdiği saatlerde
104 syf.
·
Puan vermedi
Bir kitap söyleşisi programı vesilesiyle yolumun düştüğü kitaplardan...  Kısa  süre sonra söyleşi yapılacağı için önce sayfa sayısını  baktım neyse ki 103 sayfa olduğunu görünce sevinmedim değil. .  Kitabın türü kısmında  anlatı/deneme yazdığını görünce "eyvahhh sıkılarak okuyacağım anlaşılan"  diye sui-zan da bulundum. Kitaba başlayınca
Nereye Gidiyoruz Baba?
Nereye Gidiyoruz Baba?Jean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20093,019 okunma
Reklam
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna. Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. Sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz,
Herşey değişmişti.. Nice zaman geçmişti. Gözden ırak gönülden ırak sana dair ne varsa silinmişti. Mavi renginden tanıdım seni. Hep bir gökyüzü giyinirdin üzerine.. Bakışlarında hep bir gün ışığı, kuş cıvıltısı olurdu. Hüzünlü olduğun zamanlarda bile gözlerin nisan yağmuruydu. Buğuluydu.. Umut doluydu. (Cemreler Düşlerinden Uyanınca)
Modern zamanlarda materyalizmin, ateizmin, agnostisizmin, naturalizmin ve rasyonalizmin beşiği olmuş Batıda yaşananlar, bu açıdan son derece manidardı. Sosyal tarihçi Theodor Roszak'ın vurguladığı üzere, tarihin her döneminde inançsız insanlar vardı, ama ilk kez modern zamanlarda dine karşı 'küresel' ve sistemli bir muhalefet yaşanacaktı. Bu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.