kitabı incir kabuğunu doldurmayacak sebeplerden ötürü eleştirenleri hakikaten anlamıyorum. 500 sayfalık kaliteli bir olay örgüsünü sıkmadan devam ettiren kaç kalem var türkiyede?
ahmet ümit'in aşkımız bir roman eserinden sonra okuduğum ikinci kitabi istanbul hatırası oldu. kitap okumayı sevdiren, analiz gücü kazandıran ve kafa dağıtan bi kitap olarak tavsiyelerim arasına almıştım onu da. karşılaştırma ne kadar doğru olur bilemem ama aşkımız bir roman ana yemekten önceki aperitif gibi kaldı. asıl maharet istanbul hatırasıymış. kitabı henüz yarılamadan katilleri ve muhtemel sebepleri tahmin etsem de yazarın akıcı ve bunaltmayan anlatımıyla hiç sıkılmadan sonuna kadar okumaya devam ettim.
tarihi ve polisiye arayanlar için eşsiz bir eser. olaylar aktarılırken bolca tarihi mekanlara ve olaylara değinilmiş, tam bir tarih ziyafeti içeriyor. o güzel şehrin byzantion olarak anıldığı dönemlerden günümüz istanbul’una kadar geçirdiği evreler, dönemin olayları, karakterleri, eşsiz eserleri ve hikayeleri anlatılıyor hele bir ara yahya kemal şiiriyle müzeyyen senar’ı dinletmesi harikaydı. parça gerçekten benim için arka fonda çaldı ve hayli duygulandırdı.
"dönülmez akşamın ufkundayız. vakit çok geç.
bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç. "
kitapta tek karşılanmayan beklentim en sevdiğim karakterler ali ve evgenia'ya az yer vermesi. özellikle ali'nin yetimhanede geçen zamanlarını görmeyi isterdim.
tarihe ilgisi olan, polisiye ve macera severlere şiddetle tavsiye ediyorum. her kütüphanede bulunması gereken eşsiz bir eser.