"Bir kadının alabileceği “en güzel” mektupları alır Piraye, Nâzım’dan on iki yıl boyunca.. Lâkin merhamet yanı ihlâl edilmiş her bencil aşk gibi, teselli çizgisi bazen çekilmemiş mektuplardır bunlar: “Ve benim aşkımda merhamet yok ki teselli olsun..” Ve bir şair “dünyanın en güzel yüzünü bembeyaz bir yatağın üzerinde” ağlatıp durmaktadır.
Vaatler vaatler sonra… “Seni öyle mes’ut edeceğim ki kötü günlerin hatırasını bile bahtiyarlıkla anacaksın!..
Böyle vaatler her zaman tehlikeli değil midir?
Niye ki bunca vaat?.. Çünkü zamana karşı dayanıklılığı daima şüphe götüren aşkın, en büyük düşmanı zamansa, bir büyük düşmanı da yaşanmamışlık. Nâzım yazdıklarında samimîdir elbet. Az boz bir aşk değildir onunki. Çünkü âşıktır, üstelik şairdir. Ama doğrudur şairlerin kötü âşıklar olduğu. Çünkü şiir, şuur hâlidir. Şuur akıllılık demektir. Aşksa hepi topu bir cinnettir."
Her kimse ki aşıktır işi ah û figandır,
Merdüm deyip aldanma ki, içtikleri kandır,
Gel derse şair güzellerde vefa var.
Aldanma ki şair sözü elbette yalandır..
Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır
Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır
Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır
Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır
Aşk içre azap olduğu bilirem kim
Her kimseki aşıktır işi ahü figandır
Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.
Molla Ahmed-i Cezirî, mecazi aşklardan şikayet ederken aslında fanilikten şikayet eder. Fani ve geçici güzelliklere gönlünü bağlamak istemez. Çünkü aşık olduğu şeyler onu bırakıp gidiyor. Üstelik acılarını ve günahlarını da boynuna yükleyerek. O, acıdan, elemden, yalnızlıktan, çaresizlikten, ayrılıktan feryad u figan ederken, kötümser ve bedbin değildir. Sevgilinin ona yaptığı her türlü cevr u cefaya katlanır ve bundan büyük bir haz alır.
Bu itibarla Ceziri'nin dünyası karanlıktan aydınlık doğuran, acı ve ızdıraptan kutsal bir sürur ve itminan çıkaran, çok dalgalı bir denizden sonra dingin ve sekinet dolu sahillere varan ruhani bir seyrisüluk dünyasıdır. Sufi şair, ebedi olana aşıktır, onu aramaktadır.
İşte Ahmed-i Ceziri'nin da yanılmaz feryatları bu kabildendir. Evet bütün Hak aşıklarının aşk nameleri olan divanlarının ruhu sıkıldığında fanilikten kaçışın çığlıkları duyulur.
"...Her kimseki aşıktır işi ahü figandır
Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır."
Fuzuli
Nazım Hikmet'in ciddi olarak aldığı ilk şiir eleştirisi, kız kardeşinin kedisi için yazdığı Samiye'nin Kedisi şiiri içindir. Nazım Hikmet Heybeliada Bahriye Mektebi'nde okurken, öğretmenlerinden biri de Yahya Kemal'dir. Nazım Hikmet'in Yahya Kemal'e gösterdiği birkaç şiirden Samiye'nin Kedisi'ni okuyan Yahya Kemal: "Bu şiir için bir yorum yapmadan önce, kediyi bir görmeliyim" der. Yahya Kemal'in amacı kediyi görmek değil, kendisini eve davet ettirmektir çünkü; Yahya Kemal, Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'dan hoşlanmaktadır. Her neyse, amacına ulaşan Yahya Kemal, kediyi görünce şunları söyler: "Sen bu pis, uyuz kediyi böyle övmesini biliyorsan, ileride iyi bir şair olacaksın."
"Yaşamın gizemi tüm insani kavramların ötesindedir. Bildiğimiz herşey, varlık ve yokluk, çok ve tek, gerçek ve yalan kavramlarının terminolojisi dâhilindedir. Her zaman zıtlar açısından düşünürüz. (...)Çünkü başka türlü düşünemiyoruz. Bu, gerçeklik deneyimimizin doğası. Kadın-erkek, yaşam-ölüm, iyi-kötü, ben ve sen, o ve bu, doğru ve yanlış -bunların hepsinin bir zıttı var. Ama mitoloji bu düalitenin ardında tek olmanın bir gölge oyunu gibi oynadığını öne sürüyor. Şair Blake "Sonsuzluk, zamanın eserlerine âşıktır," diyor. Geçici hayatın kaynağı sonsuzluktur. Sonsuzluk, tüm düşünce kategorilerinin ötesindedir."
Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır
Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır
Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır
Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır
Aşk içre azap olduğu bilirem kim
Her kimseki aşıktır işi ahü figandır
Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.