Zaten hayal dünyası öyle kolay, öyle
doğal yaratılıyor ki, bunların hayal olduğuna inanılmıyor bile.
O dünyada insana her şey düzme bir seraptan, aldatıcı bir
hayalden ibaret gibi değil, gerçeğin ta kendisi olarak
görünüyor. O zaman niçin hayalcinin ruhu sıkıntıyla doluyor,
nabzı yanaklarına akmaya başlayıp bütün varlığını tanımlara
sığmaz bir sevinç kaplıyor?