Allah sevgisi her şeyin başı ve bütün sevgilerin de en saf, en duru
kaynağıdır. Hep O'ndan akar gelir, akıp gelecekse sinelerimize şefkat ve
muhabbet. O'nunla olan alâkamız sayesinde güçlenip pekişecektir her
türlü insanî münasebet. Allah sevgisi bizim dinimiz-imanımız, odur cesetlerde canımız. Varlığın özü, esası O'nun sevgisidir; neticesi de Cennet şeklinde o ilâhî muhabbetin bir açılımı. O sevgiye bağlı yaratmıştır yarattığı her şeyi. Muhabbetin tecelli alanı ruhtur.
Her şeye karşı duyduğumuz ve duyacağımız sevgi ve alâkayı tamamen O'na bağlayıp aşk u muhabbeti gerçek değerine ulaştırabildiğimiz
takdirde, hem değişik dağınıklıklara düşmekten kurtulacak hem de dış
yüzleri itibarıyla sevilip alâka duyulan şeylerden ötürü şirke düşmemiş
olacağız. Bütün varlığa karşı muhabbet ve münasebetlerimizde doğru
yolda yürüyenler gibi kalacağız. O'nu sevdiğimizi dillendirmeli; mazhariyetlerimizin şükrünü eda etmeliyiz ve her hâlimizle O'na karşı alâka, irtibat ve münasebetlerimizi seslendirmeliyiz.
"Her şeyin başı evlilik," dedim. Önce onu halledelim. Aşk evlilikten sonra gelir. Unutma: Evlenmeden önce alevlenen aşk yangını evlilikle söner ve geriye boş ve kederli bir yangın yeri kalır. Evlendikten sonra durulan aşk da biter elbette, ama onun yerini mutluluk alır. Buna rağmen bazı aceleci budalalar evlenmeden önce aşık olup yana yana bütün aşkı tüketir. Niye? Çünkü hayatta bütün amacı aşk sanırlar. "
"Nedir doğrusu?"
"Doğrusu mutluluktur. Aşk da evlilik de omu elde etmeye yarar."
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Baba, sakın aşk deyip de dudak bükme... Onu inkâr, kendini, kâinâtı inkâr demektir. Her şey onun içindir. O, her şeyin başı ve sonudur. Sen hiç aşk mektubu yazdın mı baba? Ben yazmadım. Fakat herhalde aşk mektuplarının müsveddesi yoktur. Zîra onların yazılıp bozulmaya tahammülü olamaz ki... Sel, geçeceği dağdan izin alır, geçeyim mi, geçmeyeyim mi, diye düşünür ve sorar mı? Sadece coşar, akar gideceği yere ulaşır. Aşk sözleri de düşünce dağından izin almadan, yürekten fışkırır ve tıpkı sel gibi, geçtiği yerleri oyarak, temizleyerek akıp gider.