Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Kapitalist toplumda üretim, insanların gereksinimlerinin ve yeteneklerinin bağımsız gelişimini baltalar; bu toplumda barış, ancak sürekli savaş tehdidiyle ayakta durabilir" Herbert Marcuse
Efendileri özgürce seçme efendileri ya da köleleri ortadan kaldırmamaktadır.
Reklam
''Efendileri özgürce seçme efendileri ya da köleleri ortadan kaldırmamaktadır.''
İçerisinde yaşamak istemediğimiz bir ikiyüzlülük ve sinir dünyası yarattılar!
Her gün yedi saatini televizyon karşısında geçiren insanlar, yeni düzene göre eğitildi, Pavlov'un köpekleri gibi koşullandırıldı ve Herbert Marcuse'nun tahmin ettiği gibi "tek boyutlu insan"a dönüştürüldü.
Sayfa 346 - Doğan KitapKitabı okudu
Mutluluğa giden iki yol; Kendinden çok şey, başkalarından az şey bekle...
Reklam
Cehennemin varlığını yalnızca belirli bir yerde, burada yeryüzünde kabul etmekte, ve bu Cehennemin İnsan (ve Doğa) tarafından yaratıldığını ileri sürmektedir. Bu Cehennemin bir parçası hayvanlara kötü davranıştır—ussallığı henüz usdışı olan bir insan toplumunun işi.
''İnsanlar kendilerini satın aldıkları metalarda tanımaktadır. Ruhlarını otomobillerinde, müzik setlerinde, katlı evlerinde, mutfak donatımında bulmaktadır. Bireyi toplumuna bağlayan düzeneğin kendisi değişmiş ve toplumsal denetim üretmiş olduğu yeni gereksinimlerde demirlemiştir.''
(... )bizim bütün tartışmamız devrimin sadece varolan toplum içerisinde harekete geçen baskıcı olmayan güçler tarafından gerçekleştirildiğinde özgürleştirici olabileceği üzerinde temellendirilmiştir. önerme bir ümitten daha fazla, ve daha az, bir şey değildir. bu ümidin gerçekleşmesinden önce, yargılayabilecek olan aslında sadece bireydir., kendi bilinçleri ve vicdanlarından başka meşrulukları olmayan bireyler. fakat bu bireyler kendilerine özgü belirsiz tercih ve çıkarlara sahip olan özel kişilerden fazla ve farklıdırlar. onların yargı gücü bağımsız düşünce ve bilgiye, toplumlarının ussal bir çözümleme ve değerlendirmesine dayandığı sürece öznelliklerini aşar. böyle bir usallık yeteneğine sahip bireyler çoğunluğunun varlığı demokratik kuramın dayandığı varsayımdır. eğer yerleşik çoğunluk böyle bireylerden oluşmuyor ise egemen bir halk gibi düşünemez, karar veremez ve hareket edemez.(...)
''Tek boyutlu düşünce politika uygulayımcıları ve onların kitle-bilişim pazarlamacıları tarafından yöntemli olarak geliştirilmektedir. Bunların söylem evrenleri kendini doğrulayan varsayımlar tarafından kalabalıklaştırılmakta, ve bunlar aralıksız olarak ve tekelci bir biçimde yinelenerek hipnotize edici tanımlar ya da buyruklar olmaktadırlar.''
Reklam
Tek-boyutlu düşünce politika uygulayımcıları ve onların kitle-bilişim pazarlamacıları tarafından yöntemli olarak geliştirilmektedir. Bunların söylem evrenleri kendini doğrulayan varsayımlar tarafından kalabalıklaştırılmakta, ve bunlar aralıksız olarak ve tekelci bir biçimde yinelenerek hipnotize edici tanımlar ya da buyruklar olmaktadırlar.
İnsanlar kendilerini satın aldıkları metalarda tanımaktadırlar; ruhlarını otomobillerinde, müzik setlerinde, içten-katlı evlerinde, mutfak donatımında bulmaktadırlar. Bireyi toplumuna bağlayan düzeneğin kendisi değişmiş ve toplumsal denetim üretmiş olduğu yeni gereksinimlerde demirlemiştir.
Gerçek ve yanlış gereksinimleri ayırdedebiliriz. ‘Yanlış’ olanlar bireye onun baskılanışındaki tikel toplumsal çıkarlar tarafından yukarıdan dayatılanlardır: gereksinimler ki zahmeti, saldırganlığı, sıkıntı ve türesizliği sürdürmektedirler. Karşılanmaları bireye büyük bir doyum sunabilir, ama bu mutluluk, eğer (onun ve başkalarının) bütünün hastalığını anlama ve hastalığı iyileştirme şanslarını kavrama yeteneğinin gelişimini durdurmaya yarıyorsa, sürdürülmesi ve korunması gerekli bir koşul değildir. Sonuç o zaman mutsuzluk içinde kendinden geçmedir. Reklamlarla uyumlu olarak dinlenme, eğlenme, davranma ve tüketme, başkalarının sevdiklerini sevme ve nefret ettiklerinden nefret etme gibi yürürlükteki gereksinimlerin çoğu bu yanlış gereksinimler sınıfına düşmektedirler.
The Frankfurt School's Critical Theory
Perhaps the most important strand of cultural criticism in Western Marxism was the Frankfurt School. It developed a rigorous approach to cultural analysis, particularly as seen in the work of its major figures,
Theodor W. Adorno
Theodor W. Adorno
,
Max Horkheimer
Max Horkheimer
,
Herbert Marcuse
Herbert Marcuse
Icon BooksKitabı okudu
İyi niyetli birçok insa­nın kafasını kurcalayan sorunun, “Özgür bir toplumda insanlar ne yapacaklar?” sorusunun bir yanıtı vardır. Bu soruya, bence, meselenin tam kalbine isabet eden yanıt, zenci bir kız tarafından verildi. Şöyle söyledi: “Hayatı­mızda ilk kez, ne yapacağımız hakkında düşünmek için özgür olacağız.”
521 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.