Zikirlerin en fazîletlisi, mânâsını düşünerek Kur'an okumaktır. İşte bu sebeple her gün Allah'ın kitabından belli bir miktarı, üzerinde düşünerek okumalıdır. Dünyada Kur'an ile çok meşgul olan ve hayatını Kur'an'ın buyruklarına göre düzenleyen kimse âhirette üstün dereceler kazanacak, Allah'ın kelâmını orada da okuyacak ve cennet ehli kendisini derin bir huşu ile dinleyecektir. Cennette Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri sayısınca dereceler vardır. Herkes ne kadar Kur'an okursa derecesi o kadar yükselecektir.
BÖLÜM İKİ
İki arkadaşın yolları Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında ayrılmıştı. Kamuoyu önündeki açık tartışma da, Siirt Milletvekili Mahmut (Soydan) Bey'in sahibi olduğu Milliyet gazetesinin 27 Nisan 1933 günlü sayısında, Ankaralının Defteri köşesinde, Millici imzasıyla yayınlanan “Tek Cepheye Sadakat Böyle mi Olur” başlıklı yazıyla
Emre o gün çok yorgundu. Hemen yatamazdı, Ödevi vardı. Engelliler hakkında bir kompozisyon yazması gerekiyordu. Salondaki koltuğa uzanmış ne yazacağını
düşünürken, kardeşi televizyonu açtı.
"Anlaşlan, burada bana rahat yok, en lyisi odama gideyim de orada düşüneyim, diye yerinden kalktı. Tam o anda bir reklam filmi
oynuyordu. Filmde görme
Yazdıklarımı herkes okuyacak ama sadece sen anlayacaksın.
Ben seni yazacağım çünkü onlara. Onlar seni hissedecek.
Ben bir nevi onlara seni anlatıyorum kurduğum cümlelerle. Beni en çok o insanlar anlıyor. Senden daha çok.
Hatta senin beni anlamaya çalıştığın bile söylenemez.
Ben uçan kuşa seni anlatıyorum. Dinlediğim her şarkının anlamını sana yüklüyorum.
Tüm bunlara rağmen beni yalnızca anla.
Senden tek isteğim bu.
"Beni sevme gerekirse. Sadece anla.
Sana yüklediğim anlamların karşısında daha ne kadar böyle dayanabileceğimi anla.
Verdiğim değerin karşılığını hayalkırıklığı içinde aldığımı anla.
Kurduğum hayallerin her gün birer birer suya düşüşünü anla.
Her fırsatta sana sevgimi belli ettiğimi anla."