Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Merhabalar değerli kitapseverler bugün sizlere Bonnie Garmus kaleminden Bir Kimya Meselesi adlı kitabı tanıtmak istiyorum.
Adı bilimsel bir kitabı çağrıştırsa da oldukça keyifli, dobra ve akıcı bir roman okudum. Elizabeth Zott bir biliminsanı, bir kimyager fakat yaşadığı dönem kadının evi dışında bir iş yapamayacağını her fırsatta önüne çıkarıyor. Erkeklerin hep bir kaç adım önde olduğu vurgulansa da Elizabeth hepsine kafa tutuyor. Kızı Mad de aynı annesi gibi. Kitaptan kısaca bahsedecek okursak, Elizabeth bir kimyager ve bir gün yolları Calvin Avans ile kesişiyor. Ardından herkesin diline dolanan aşk başlıyor. Ancak yaşanan talihsiz olaylar ve Mad'in dünyaya gelmesi Elizabeth'in hayatını oldukça değiştiriyor. Hatta öyle ki bir süre sonra hayat Elizabeth i bir televizyon programında yemek yapmaya kadar götürüyor.
Elizabeth kim?
Calvin Avans kim?
Elizabeth yemek programında Kimya dersi mi veriyor?
Mad'in aile ağacı ödevi onları nerelere götürüyor?
Altı Buçuk kim? Neden herkes onu çok seviyor? Gibi birçok sorunun cevabını kitabın içinde bulacaksınız. Ben keyifle okudum. Okuyacak olanlara da şimdiden keyifli okumalar dilerim. Ben herkese kafa tutan Elizabeth'i çok sevdim eminim siz de seveceksiniz! Yazarımızın kalemine sağlık okuyucusu bol olsun.
Bu kitabı ben bundan20-25 gün önce dinledim. Ama kitabın içeriğini hatırlayabilmek için bir kaç inceleme okumam gerekti. Bu kesinlikle benlik bir sıkıntı. Ama katil kimdi hala hatırlayamıyorum. Sanırım tekrar dinlemem gerekecek.
Fakat kısaca hatırladığım kadarıyla kitaptan bahsetmek isterim. Kitap bir kızın bir cenazeye katılması, bir polisin katil olan annesiyle yüzleşmesi ve başka bir polise gelen bir cinayet vakasıyla başlıyor. Bu üç olay sonunda öyle bir bağlanıyor ki herkes şok :) Bu yazar ters köşe konusunda gerçekten çok başarılı.
Ben bu incelemeyi kendim için yeterli görmedim ama tekrar dinlemeli yada okumalı sonrasında tekrar incelememi yenilemeliyim.
Polisiye severlerin beğeneceğini düşündüğüm bir roman, okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
İnceleme
Romanı incelemesi ve yorumlaması çok zor, hatta imkanız denebilir. Belirli bir altyapıya sahip olmak gerekiyor, bende bu altyapı ne yazık ki mevcut değil hatta bu altyapıya yakın bile değildim.
Ben de ilk 150 sayfası okuduktan sonra kitabı bıraktım, aslında dönüp tekrar okumayacaktım, ta ki şu alıntıyı 1K’da görene
272 syf.
10/10 puan verdi
İlk incelememi bu kitap ile yapmamın özel bir sebebi var, Sevgi. Sanki bir öğle vakti, bir kavağın devrilişini yan yana izlemişiz gibi aşinayım ona. Onun da sanki bana bir aşinalığı var, yazdıklarıyla ruhuma dokunuyor, içimdeki kavağın devrilmesini engelliyor.
Ne zaman Sevgi'yi okusam zaman ve mekan algım kayboluyor, kendimi kaptırıp
Ben sadece tek bir cümle yazmak isterim kitap hakkında.
"BİR GÜN HERKES KÜRK MANTOLU MADONNA
OKUYACAK!"
Teşekkürler.
Ben bu dünyada en çok, kendisini başkaları içi değiştirmek zorunda olmayan, kendisi olabilen insanlara hayranım. O insanların samimiyetine hayranım. Yazarı tanımıyorum ve ilk kez okudum. Sanki çay koymuşum da, bir arkadaşım gelmiş karşılıklı çekirdek çitleyip sohbet ediyoruz. Öyle hayatın içinden, öyle samimi. Bir solukta okudum, bazen kendimi gördüm, bazen annemi, bazen hepimizi.
Mükemmelliyetçilikten dikilmiş bir kıyafetin bizi ne denli yorduğunu, pijamaları çekip dolaşmanın bizi deli yaptığını görüyoruz yer yer. Kendin olmak mı, deli olmak? Herkes gibi düşünmemek, herkes gibi davranmamak, herkes gibi yazmamak mı deli olmak? Öyleyse yaşasın delilik!
Bazen kendimizi eşit boylarda dilimlenmeye çalışılan salatalık olduğumuzu düşünüyorum. Dilimlenip kavanoza koyuluyoruz. Sımsıkı kapatıyorlar kapağı, sirkeli suda dolaşmaktan başka çaremiz yok, hepimiz aynıyız, hepimizin sonu aynı, hepimiz birer turşu olacağız! Salatalığın biri kaçsa dışarı, belki yalnız ama turşu olmaktan kurtulmuş. Hala taze, hala bir salatalık, hala kendisi. Belki daha çabuk çürüyecek, belki daha yorgun ama olsun, o hala bir salatalık, o hala kendisi.
Çok dolduğunda, dolup taşacak yerin olmadığında yazmak yerine susuyormuş insan. Bunu zaman zaman yazarda hissettim, bazen de kendimden bildim. Her şey gibi kelimeler de tükeniyormuş insanın içinde. Neyse ki hala okuyacak binlerce kitabımız var. Belki bir gün daha çok yazabilecek kadar yine duruluruz.
"Ya deliler aslında akıllıysa ve akıllılar deliyse?"
•••
Bir gemi yolculuğu sonrası annesini kaybeden ve annesinin çocuğunun boynuna astığı mektubun sulara karışmasından dolayı kimliksiz, artık kimsesiz bir çocuk ve o yolculukta bu çocuğa rastlayan, kendisine çocuğun annesini bulacağına söz veren yaşlı bir adamın hikâyesi...
•••
Distopik bir roman kategorisinde bulunmasa da okurken insan kitabın
İçimizden Biri ~ Lucy Clarke
.
Gerilim ve gizem olmazsa olmazlarımdan biridir ve yayınevi bu türde harika kitaplar çıkarıyor En yeni kitaplarından biri olan İçimizden Biri de ilk sayfadan itibaren gerilimi her bir hücremde hissettirdi
Altı kadın bir bekarlığa veda partisi için hafta sonunu Yunan adalarından birinde geçirmek için yola çıkıyorlar. Planlanan dört günde altı kadının her birinden bölümlerle hem şüpheliyi hem öldürüleni öğrenmek için çıldırdım!
Kitabın en başında bir ölünün olduğunu biliyoruz. Ama kim öldü ve kim öldürdü kısmı büyük soru işaretiydi. Lexi’nin bekarlığa vedası için en yakın arkadaşları Bella ve Robyn, yeni tanıştığı Ana, Bella sayesinde hayatlarına dahil olan Fen ve nişanlısı Ed’in kız kardeşi Eleanor ile uçurumun kenarındaki villada birkaç gün geçireceklerdi. Herkesten uzak keyifli birkaç gün. İlk gün yıldızların altında yüzdükleri, ikinci gece uçurumun tepesindeki terasta oynan oyunlar. Üçüncü gece sırlar, yalanlar ve son gece uçurumun aşağısındaki bir ceset…
Her bir bölümde başka bir kadını hayatını ve sırlarını gördükçe kime güvenmem gerektiğini bilemedim. Her karakterden en az bir kere şüphelenip cinayet için bir neden buldum Aslında arkadaş olan arkadaşlık perdesinin arkasındaki sırlarla dolu bir kurguydu. Tam bir kadına hak verir gibi olduğum anda başka bir olay çıkıyor ve her birinin sakladıklarıyla gerilim dozu arttıkça arttı Gizemin ve merakın son sayfalara kadar sürdüğü bir kitaptı. Son zamanlarda heyecanın bu kadar yoğun hissedildiği bir kitap okudum mu bilmiyorum Türü seven herkes bu kitabı diken üstünde okuyacak!
Gogol ile ilk tanışma
NOT: Bu inceleme spoiler içerir.
Bir Delinin Hatıra Defteri Nikolay Vasilyeviç Gogol'un 1842 yılında kaleme aldığı hikayelerden oluşan bir eserdir. Bilgi Yayınevi'nin baskısında dört hikaye bulunmaktadır. Çeşitli yayınevlerinde hikaye sayıları azalıp çoğalmaktadır. Eserdeki hikâyeler tiyatro oyunu olarak da sahnelenmiştir.
Hikâyeler şu
Kitap çok güzeldi.Çok betimleme kullanılmış ve bu kitaba güzellik katmış.Bu kadar betimlemeyi ancak Yaşar Kemal yapıyor.Tek fark; Yaşar Kemal doğa,Çukurova ağırlıklı betimleme yaparken burada yazarımız olay ve psikolojik olarak betimleme yapmış.Gerçekten şahane bir kitap.Karakterimiz Hasan, yetimhanede büyümüş bir muhasebecidir.Süreklı sorgulamalar yapan , her şeyi takan, insanlardan olabildiğince uzak duran ve bunun için doktora gidiyor.Yine bir gün düşüncelere dalmış ilerlerken farklılıklar sezer. Her zaman kapalı olan dairenin kapısının sonuna kadar açık olduğunu görür. İçindeki merakı durduramaz ve içeri baktığında kendini asmış bir kadın görür. Yanında da 'sadece' yazan not bulur. Polislere haber verir ama kız bir türlü aklından çıkmaz. Tekrar evine gider kızı tanımak ister ve bulduğu şeyler onun kendisiyle olan bir yolculuğudur aslında.Daha fazla anlatmak istemiyorum kitabın merakı gitmesin."Yaşamak, acı çekmektir. Hayatta kalmak ise, bu acıda bir anlam bulmaktır." Herkes bu hayatı yaşar ancak herkesin hayatı kendisine özeldir. Acıları , tatlıları, hüzünleri,... Biz sadece bize izin verdikleri kadarını görür , izin verdiğimiz kadar gösteririz etrafa duygularımızı . Kimse bir diğerinin ne yaşadığını, ne hissettiğini tam olarak bilemez bu yüzden .Kitap hakkında daha fazla bir şey söylemek istemiyorum şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum.Şiddetle psikolojik severlere tavsiyemdir.
'Ah Kavaklar...'
'Yıkılıverdi telli kavak,
Ortasına gecenin boylu boyuncak.
Oldu mu ya, dedi telli kavak
Böğründe duran baltaya;
Yaşayıp gidiyorduk şunun şurasında.
Kim gönderecek şimdi selamını suların,
Samanyoluna yaprak yaprak?
Ne olacak şimdi rüzgar?
Kuşlar nereye konacak?'
Aydın Gün imzalı ama şiirin detaylı incelemesinde şiirin Nâzım'ın
Bir gün herkes kitap okuyacak! İşte, o kadar!
Sayfa 295Kitabı okudu
Spoiler!
Okuduğunuz zaman sizi hayal dünyasındaymış gibi hissettirecek bir kitap. Kısacık bir roman gibi olsa bile aslında bu kitaptan öğreneceğimiz çok şey var. 1 kere geldiğimiz bu dünyanın kıymetini bilmemizi,hayatta herşeyin değerini bilmemizi öğretiyor.
Kitapta ana karakterimiz Scrooge somurtkan,hiçbir şeyden zevk almayan bir insandır.Yaşadığı şehirde herkes ondan uzak durur,hiçkimse selam vermezmiş. Özellikle noel arefesinde ise bu gibi bayramların önemsiz olduğunu,insanların abarttığını,düşündükleri kadar önemli bir gün olmadığını düşünür.Yeğenine karşı da aynı soğukkanlılığını ve somurtkanlığını sergiler. Ancak onun ortağı olan,ölen arkadaşı bir gece hayalet gibi odasına gelir ve ona hala hayattayken bazı şeyleri düzeltebileceğini anlaması için 3 hayalet göndereceğini bildirir.
Birinci hayalet geçmiş,ikinci hayalet Noel,üçüncü hayalet ise gelecek hayaletidir. Scrooge bu hayaletlerin ve arkadaşı Marley sayesinde hayatının ne kadar kıymetli olduğunu anlar ve ömrünün geri kalanını iyilik yaparak,iyi insan olarak yaşamaya karar verdi.
Başladığınız zaman hemen bitireceğiniz çok güzel bir kitap.Okuyacak olanlara İyi okumalar dilerim.
