Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
441 syf.
·
Puan vermedi
Bir iki derken serinin üçüncü kitabının incelemesini dördüncü kitabı okurken yazıyorum. O kadar bütün ki kitaplar olayları hangi kitapta yer aldı diye bazen anımsamakta zorlanıyorum. 3.sezonu diğer sezonlarla bağını kopartmadan bazen unuttuğum detayları ve kişileri öyle güzel dahil ederek ilerliyor ki kitaplar seri değil tek bir kitap gibi. Dizi
Tanyeri Horozları
Tanyeri HorozlarıYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20132,701 okunma
Bir fıçı içinde yaşayan, tek mal varlığı su içtiği çanak olan Diogenes, bir gün çeşmeden avucuyla su içen bir çocuk görünce çanağından vazgeçerek onu da atmıştır. Ünlü filozof, herkesin aynı yoksullukta yaşamasını değil, en düşük koşullarda bile bağımsız ve mutlu olunabileceğini savunmuştur.
Elma YayıneviKitabı okudu
Reklam
Büyük ruhlar için özgür bir yaşam açık duruyor önlerinde hâlâ.
Devlet diyorum, herkesin, iyilerin ve kötülerin zehir içtiği o yere: devlet, herkesin iyilerin ve kötülerin kendini kaybettiği yer: devlet herkesin yavaş yavaş intihar etmesine - "yaşam" adı verilen yer. Bakın şu lüzumsuzlara! Mucitlerin eserlerini ve bilgelerin hazinelerini çalıyorlar: kültür diyorlar hırsızlıklarına - ve her şey
"Sana bir öykü anlatacağım," dedi Zedka. "Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden , delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.' Ve öyle yaparlar: Kral ve Kraliçe de cinnet suyunu içip anında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir." Veronika güldü.
Herkesin içtiği su
Herkes deli olduktan sonra birkaç kişinin aklına lüzum yoktur.
Sayfa 143 - BeyazıtKitabı okudu
Su şifadır:)
Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler ya- parlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.' Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.
Reklam
“…Ben de işte, onların kuyusundan içmiş numarası yapacağım.”
Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki “Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.” Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
446 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.