Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
414 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Heykel Kitap İncelemesi
Sanki kendimle oturmuş sohbet ediyor gibi hissettiğim, hikaye örgüsü ile her bir sayfada beni sarıp sarmalayan bir eserdi. Anlaşılan o ki Feyza Tarım, diğer eserlerini de merakla bekleyeceğim bir yazar olacak.
Feyza Tarım
Feyza Tarım
Heykel
Heykel
Heykel
HeykelFeyza Tarım · Mythos Kitap · 20233 okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yılanların Öcü Yılanların Öcü; güçlü ile güçsüzün mücadelesini konu alan bir köy romanıdır. Karataş köyünde Kara Bayram, karısı, üç çocuğu ve annesi Irazca ile yaşamaktadır. Bayram yedi yıl önce satılan bir bey çiftliğinden borçla toprak satın almıştır. Yıllardır ödedikleri borcun bitmesiyle aile yeni hayatlarının hayalini kurarlar. Harmandan sonra bir öküz alacak, ineklerinin sütünü doya doya kullanacaklar, evlerine bir oda ekleyecekler, oğluna çizme alacaklar… Onlar böyle güzel güzel hayal kurarken başlarına geleceklerden habersizdirler… Köyde birden bi heykel işi çıkar. İlin valisi halkın nasıl bir mutluluk içinde yaşadığını sembolize etmek için bir anıt dikme kararı alır. Bunun içinde ilçelerden, köylerden para toplayacağını söyler. Köyün muhtarı da bu parayı toparlamak için köyün merkezinde bir ev yeri satmayı düşünür. Kimse evinin önüne bir ev dikilmesini istemeyeceği için bu işe çok ses çıkarmayacak, arkasız bir aile seçmesi gerektiğini düşünür. Ve bu aile Kara Bayram ailesi olur. Köyün kurul üyesi Haceli’nin, Kara Bayram’ın evinin önüne temel atması ile olaylar başlar. Kara Bayram ailesi hem muhtarın yancısı Haceli ile hem de yıllardır düşmanlıkları devam eden yılanlar ile mücadele etmeye başlar… Yazarın ilk romanı olan eser, Türkiye’nin, köylünün acı gerçeklerini gün yüzüne dökmüştür. Yılanların Öcü, bir yandan yazara büyük ün getirmiş, diğer yandan da çok eleştirilmiş, sansür yasağı getirilmiştir. İçerdiği açık sahneler nedeniyle 18 yaş + okuyucuya hitap etmektedir. Akıcı üslubu ve değindiği konular ile okunmaya değer bir eserdir. Tavsiye ederim
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,4bin okunma
Reklam
192 syf.
7/10 puan verdi
Atlantik'in Ortasındaki Kayada Martin'in Yaşam mücadelesi
Eser, İngiliz donanması kruvazörünün Alman donanması tarafından torpillenmesi sonucu Atlantik ortasında batan gemiden kurtulan tek kişi olan Martin adında bir denizciyi konu alır. Martin, İskele biçimde kayada yaşam mücadelesi verip umut ile Umutsuzluk arasındaki ince çizgide sürekli gidip gelir. "Var gücümle yaşamaya çalışıyorum. Bu kayayı baştan aşağı isimlerle donatıyor ve ehlileştiriyorum. Bazı kimseler bunun önemini anlamaktan âciz olabilirler. Ad koymak bir damga basmak, boyun eğdirmektir. İsimlerle kısıtlayacağım onu. (Syf78) Martin'in kayadaki nesneleri isimlendirmesi, kendinin tabiriyle ad koyarak boyun eğdirmesi, yalnızlık duygusunun bir tezahürü olarak görebiliriz. kitabın Gerçek ismi olan Pincher Martin, Türkçeye Ceberut Martin olarak çevrilmiş ama Pincher kelimesinin anlamının hepsini kapsayan bir kelime değil Ceberut, çevirmen de bunu belirtmiş zaten. Ceberut: acımasız, zorba Kayaya çıktığı ilk zamanlarda dikili taş tarzında heykel yapan ,yardım işaretleri yazan, bulunma umudunu hep içinde saklı tutan Martin, zaman ilerleyince İçersinde saklı tuttuğu veya tutmak istediği Umut, giderek zayıflar ve akıl sağlığını yitirme boyutuna gelir, halüsinasyonlar, kâbuslar görür. Golgind gerçek ile gerçek dışı arasında sürekli bizi gezdiriyor. Bu iki kavramın iç içe geçtiği bir roman olduğu için anlaşılması veya takip edilmesi diyelim zor bir eser olduğunu söyleyebilirim.
Ceberut Martin
Ceberut MartinWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018467 okunma
250 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Kitap, ismi üzere 3 tane hikayeden oluşuyor. * İsa Flandre'da Bu hikaye zor hava koşullarında tekne ile yapılan bir deniz yolculuğunu konu ediyor. O kadar gerçekçi bir anlatım var ki o fırtına içinde ki yolculuğu, deniz de oluşan dev dalgaları sizde hissediyordunuz. Bu teknenin yolcuları tıpkı hayatın içinde olduğu gibi zengin, fakir, yaşlı, genç, çocuk, kadın, anne, erkek, doktor, "yabancı", sivil, asker gibi insanlığın farklı temsilcilerinden oluşuyor. Yolculukları sırasında çıkan fırtınada bu yolcular iç hesaplaşmalarını yapmaya başlıyorlar. Bu sırada bakın zengin yolcu ne yapıyor: "Burjuva, altın torbalarının üstüne diz çökmüş yalvarıyordu: Anvers'de bulunan kurtarıcı Meryem ana, beni bu badireden kurtarırsanız, size bin liralık mum ve bir altın heykel adıyorum." Sayfa 13 * Dinsizin Ayini Bir cerrah olan ve inançsız bilinen Desplein'in hikayesini anlatıyor. Hikayenin yıldızı ise bir yan karakter olan Bourgeat. Desplein'in onun hakkında ki sözü: "Bourgeat'daki imanın gelip şu kafacığıma yerleşebilmesi için bütün servetimi verirdim." Sayfa 69 * El Verdugo (Cellat) Diğer iki hikaye kadar ilgimi çekmedi. Bir Fransız subayı ve asilzade bir İspanyol ailesinin trajik hikayesi. İlk iki hikaye nedeniyle eseri tavsiye ederim. Herkese faydalı okumalar dilerim.
Üç Hikaye
Üç HikayeHonore de Balzac · M.E.B Yayınları · 194616 okunma
296 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Bir arayış
İrem Uzunhasanoğlu
İrem Uzunhasanoğlu
, yarın bizimle birlikte olacak.
bidünyakitapgrubu
bidünyakitapgrubu
ile birlikte yani. Kendisi yazar ve çevirmen. İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. O nedenle çeviri kitapları da bu dil üzerinden. Cambridge Üniversitesinde ve New York Üniversitesinde eğitim hayatına devam eden yazarımız, günümüzde köşe yazarlığı ile birlikte yazarlık,
Uzak Bir Masal
Uzak Bir Masalİrem Uzunhasanoğlu · Doğan Kitap · 2023199 okunma
72 syf.
3/10 puan verdi
Kitabın hikayesinin aslı aşkın tanrıçası Venüs’ün toprakları olan Kıbrıs’ta geçer. Hikâye, Ovidius’un Metamorphoses adlı eserinde karşımıza çıkar. Eserde Galatea adı değil bir deniz perisine (nympha) ait olan Galatea ismi geçer. Pygmalion, kendine uygun bir eş bulamayan, alçakgönüllü bir heykel sanatçısıydı. Yaşadığı yerdeki kadınlar Venüs’e saygısızlık göstermiş, tanrıçanın gazabına uğramışlardı. Pygmalion, daha sonraları kadınsız yaşamaya karar verir. Kendine fildişinden bir heykel yapar ardından bu heykeli benzersiz bir kadın formuna çevirir. Kaçınılmaz bir sonla yaptığı bu heykele âşık olur. Hikayenin sonunda o heykel canlanır. Bir oğulları olur ve adını Paphos koyarlar. ≪•◦ ❈ ◦•≫ İlk olarak kitaptaki illüstrasyonlara bayıldım. Harikalardı cidden. Kitabı tam bir masal kitabına çevirmişti. Sevdiğim tek şeyin bu olduğunu söyleyebilirim. Çünkü kitabın bu kadar güzel bir konusu ancak böyle havada kalabilirdi. Yazarın ismini pek çok şekilde duydum, başlangıç kitabı olarak sanırım yanlış kitabı seçtim. Konusunu daha derin, daha duygulu ve daha uzun yazsa mükemmel bir mitolojik roman olacakken maalesef bu haliyle benim seveceğim bir yerde değil. Her şey birdenbire oluyor, gelişiyor. Kitap aşırı kısa, çok az bir zamanda okuyup bitirdim. Kitabı bitirdiğimde ne okudum dedim yani. Çok daha farklı şekilde yazılsaydı içerdiği mesajlar tam yerine oturabilirdi. Bu haliyle kendi şahsi fikrime dayanarak bence sınfta kaldı.
Galateia
GalateiaMadeline Miller · İthaki Yayınları · 20222,956 okunma
Reklam
296 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Zümrüdüanka!
Akademik yayınlarla içli dışlı olarak geçen uzun bir süreden sonra beni içine çeken bir roman oldu. İlk sayfalardan itibaren Neylan'ın yaşadıklarını ta içimde hissettim. Onun katarsis yolculuğunda ise adım adım kendisiyle ferahladım, nefes aldım. Yeri geldi çok kızdım ona, yeri geldi çok üzüldüm. Ama anladım onu. Canımı çok acıtan bir sahneyi de yazmadan geçmek istemiyorum: Neylan ve Levent pygmalion etkisi üzerine konuşurken Neylan, Levent'in kendisine nasihat ettiğini sanıyor. Oysa Levent yeni açacağı sergisinin içeriğinden bahsediyor. Satır arasında bir cümle ama beni çok etkiledi. Kadının, narsist bir âşık karşısındaki umut kırıntısı.. *** Yazarın kalemi çok güçlü. Altını çizmek istediğim, "Dur bir dakika!" deyip üzerine düşünmek istediğim çok cümle oldu. Hatta pek çok! *** İşin teknik kısmına gelince ise güzel bir kurgu ancak tahmin edilebilir. Yazarın ortaya attığı ekmek kırıntıları, aslında "uzak bir masal"ın şifresini çok erken ele vermiş. Yanı sıra roman kişilerin hepsinin aynı üslupla konuşması da gerçekliği zedelemiş. Doğu topraklarında ikamet eden kişilerin muntazam bir İstanbul Türkçesi ile konuşması yapay kalmış. Sadece Şeyh ve Ebe kadın beni kendisine inandırdı. Bununla birlikte anlatının içinde farklı disiplinlerin ustaca yerleştirilmiş olduğunu söylemek de gerekir. Resim, heykel, psikanaliz güzel bir tat katmış. Bunu seviyorum. Bir kadın olarak, bir kadının küllerinden yeniden doğuşuna şahit olmak güzel bir yolculuk oldu benim için. Önyargılı başlasam da elimden bırakmak istemediğim bir roman oldu. İrem Hanım'ın takipçisi olacağım:)
Uzak Bir Masal
Uzak Bir Masalİrem Uzunhasanoğlu · Doğan Kitap · 2023199 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
Bu inceleme, Ateizm felsefesi için başlangıç niteliğinde ve genel olarak Ateizme yöneltilen soruları açıklayan temel bir kitaptaki bölümlerin özetlerinden oluşacak. ( Başlamadan önce yazma becerisine sahip olmadığımı ve bu zamana kadar bu durumu değiştirmek için pek bir çabaya da girmediğimi belirtmek isterim. Yâni beklentinizin oldukça altında
Hızlandırılmış Ateizm Dersleri
Hızlandırılmış Ateizm DersleriAntonio Lopez Campillo · Versus Yayınları · 200863 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
"Öpüşmeyle başladı aşk"diyen Adrianne Blue, öpüşmeyi nasıl keşfettiğimiz sorusunun yanıtını aramaya koyuluyor bu kitapta. Acaba Freud’un dediği gibi memeden kesilme gününün yani kıyamet gününün gelişiyle mi başladı? Yaratılıştan mı biliyoruz yoksa öğrendik mi? Birbiriyle çatışan birçok entellektüel alanda kısa bir yolculuğa çıkan ve dünya coğrafyasındaki deneyimlerini buna ekleyen yazar insanların yüzde doksanının öpüştüğünü söylüyor ve ekliyor: Artık kimse öpüşmenin çocuk yapmakla ilgisi olduğuna inanmıyor. Öpüşmenin, öpücüklerin macerasını Freud’dan etnologlara, antropologlardan şairlere, romanslardan heykel ve resme, Hollywood’dan edebiyata uzanan "tuhaf" öykülerle süslüyor. Masumiyet çağından zevk çağına öpüşlerin tarihini anlatıyor; yanak yanağa dudak dudağa; elden, dilden, cinsel organlardan, ayaktan... Doğu’da ve Batı’da öpüş geleneği, cinsel ahlakın ve kültürel koşulların ürünüdür; ama erotik öpüş, "Fransız öpücüğü" adıyla artık McDonalds’lı, tişörtlü, pop müzikli küresel dünyanın her yerinde biliniyor. Fahişeler müşterileriyle neden öpüşmez? Öpüşme aşkla mı ilgildir yoksa orgazm için bir geçiş mi? "Cinselik bugün tehlikeli hale gelince, insanları duraksatarak enine boyuna düşündürüp öpüştüren yeni bir romantik bilinç oluştu," diyen Adrianne Blue hoş, akıcı üslubuyla hayatımızın en önemli tinsel ve tensel eylemlerinden "öpüşme"yi anlamın sürekliliğini çoğaltması bağlamında ele alarak tarih öncesinden günümüze insanın etik-estetik-erotik öpüş serüvenini atgözlüksüz bir bakışla anlatıyor.
Adrianne Blue
Adrianne Blue
Öpüşme
Öpüşme
Öpüşme
ÖpüşmeAdrianne Blue · Ayrıntı Yayınları · 2000116 okunma
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20214,002 okunma
Reklam
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ece Apaydın’ın “Ben Salome”si üzerine…
Ece Apaydın postmodern bir şair. Sözcüğü gerçeği anlatmak için kullanmıyor, bir gerçek yaratmak için kullanıyor. Dilin olanaklarını sınırsızlaştırıp bu sınırsızlıkta şiirini büyütmüştür. Bir şiirin inine hemen ulaşmak şiiri cazibeli kılmıyor. Şiir kendisini hemen okura teslim etmemesi gerekir. Şair okura zorluk çıkarmalı, kuru ve açık bir
Ben Salome
Ben SalomeEce Apaydın · Artshop Yayıncılık · 20171 okunma
314 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
》Bir Tek İnsan Bütün İnsanlık Serüvenini Yaşıyor《
Montaigne 16.yüzyılda yaşamış Rönesans ve serbest düşünce hareketinin önemli bir figürüdür.Tolstoy gibi soylu ve varlıklı bir ailede doğmuş ve daha sonra denemelerini yazmak için şehirden uzakta,tabiatla iç içe yaşamaya başlamıştır.Babası onu doğduktan hemen sonra bir köylünün evine bırakmış ve erken yaşta orada kendi ayaklarının üzerinde durup
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,7bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Antik Cag benim icin en yüce güzelliktir. Ebedî şeylerin sonsuz ihtişamına o kapıdan girilir Auguste Rodin. Düşünen Adam ,Tunç Cağı, Öpücük, Cehennemin Kapıları ve bu heykellerle modern heykel sanatının simgesi haline gelen Rodin. Insan bedenini kusursuz bir şekilde taşlara yontan, tenselligi muhteşem bir şekilde yansıtan bir sanatcı
Fugid Amor
Fugid AmorAuguste Rodin · Alfa Yayınları · 03 okunma
432 syf.
·
Puan vermedi
Taşlara hayat veren kadın..Camille Claudel. Yetenekli ve aşık bir adam.. Rodin. Sanat, tutku, aşk , delilik , dahilik bu kitabı en iyi anlatan cümleler bence. Küçük bir kız coçuğunun toprağa , çamura olan merakı , bu tutkusunu heykel sanatina taşıması ve bu yolculukta On'a aşkın eşlik etmesi. Yetenekli olmasına rağmen bir erkeğin
Camille Claudel
Camille ClaudelAnne Delbée · Agora Kitaplığı · 20218 okunma
260 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Malta Şahini
Malta Şahini
Dashiell Hammett
Dashiell Hammett
Malta Şahini, 1930 yılında yazılan, polisiyenin klasiklerinden biri olan bir eserdir. Hard-Boiled/Noir türünde olan bu kitap, polisiyenin Golden Age denilen döneminin en önemli ürünüdür. Hammett'ın bu romanda çizdiği Sam Spade isimli dedektif, sadece polisiye edebiyatın değil dünya edebiyatının en kült hale gelmiş karakterlerinden birisidir. Brigid O'Shaughnessy isimli bir kadın, dedektifimiz Sam Spade'e gelip ondan yardım ister. Bir adamın peşine takılıp onu izlemesini ister. Spade işi kabul eder ve ortağı Miles Archer'ı adamı izlemek için gönderir. Ancak Miles ölü bulunur. Üzerinden çok geçmeden de Miles'ın takip ettiği adam da ölü bulunur. Tüm bunların ortasında, bir zamanlar Rodos Şövalyeleri tarafından yaptırılan "Malta Şahini" isimli ufak bir heykel vardır. Spade, hem ortağının katilini bulmak, hem adını temize çıkarmak, hem de bu heykelin arkasındaki esrar perdesini aralamak için işe koyulur. Hammett'ın belki de dönemin arka planını arkasına en az aldığı eser denilebilir. Daha çok insanın kişiliğine ve kişisel çıkarlarına odaklanan, insanın karanlık yanlarını en fazla gösteren romanıdır. Belki de bu yüzden bu kadar önemlidir ve diğerlerinden ayrılır. Romandaki Brigid karakteri femme fatale tiplemesinin en nadide örneklerinden birisidir. Ve insanı harekete geçiren en önemli şeyin para hırsı olduğunu gösteren güzel bir eserdir. Malta Şahini, üç defa sinemaya uyarlanmıştır ancak en önemlisi 1941 yılında John Huston tarafından çekilen ve Sam Spade karakterini Humphrey Bogart'ın canlandırdığı, sinema tarihinin en kült filmlerinden birisi olan yapımdır.
Malta Şahini
Malta ŞahiniDashiell Hammett · Everest Yayınları · 201263 okunma
1.004 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.