Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
İlber Ortaylı'nın Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek kitabında, Ortaylı'nın çeşitli yerlerdeki söyleşileri ve yazıları derlenip bir araya getirilmiş ve ayrı ayrı bölümlerde farklı konulara dikkat çekilmiştir.
İstanbul'un, Konstantiniyye'nin tarihi öneminden bahse başlıyor ilk bölümde ve devam eden bölümlerde Mimar
Sakın gözlerini açma!
Kitabın konusu kısaca açıklamak gerekirse; bilinmeyen bir varlığın insanlara görünmesiyle beraber insanlar akıllarını yitirir ve kendi canlarına kıyarlar. Bu yüzden artık hiç kimse dışarıya gözleri açık bir şekilde çıkamaz. Bu açıklanamayan olaylar genç ve hamile bir kadın olan baş karakterimizin de peşini bırakmaz. Ve kadının başka bir eve sığınmasından sonra olaylar içinden çıkılmaz bir hâl alır. Bundan sonrası spoiler içerdiği için konuyu daha fazla anlatmayacağım.
Öncelikle korku ve gerilim severler için bu kitap en iyi seçimlerden biri olur şüphesiz. Öyle ki konu bakımından baya etkileyici ve okuru içine çeken bir dünyası var. Görme duyusunu kullanmadan da gayet anlaşılır betimlemeler ve oldukça sade ve anlaşılır bir dil kullanılmış. Ben okurken hem eğlendim hem de gerilimi iliklerime kadar hissettim. Ama sonu beni tam olarak tatmin etmedi. Öyle ki bilinmeyen varlıkların ne oldukları hakkında yine herhangi bir sonuca varamadık ama yine de gerçekten okumaya değer ve gerçekten konusunun hakkını veren bir kitaptı. Hatta filmi de var, fırsat bulursam onu da izleyeceğim.
Ben genel olarak kitabı beğendim ve okumanızı öneririm. Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Sağlıcakla kalın.
Kitabın öznel tarafı oldukça yoğun okurken çok fazla sorgulayıp düşünüyorsunuz. Belki şimdiye kadarki yaşam ve ölüm ile ilgili fikirlerinizi de göz önünde bulundurduğunuzda okuduklarınızı zihninizin süzgecinden geçiriyorsunuz..
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren yaşadığımız her türlü olumlu olumsuz durum karşısında hem deneyim kazanıyoruz hem de bu sayede bir takım yeteneklerimiz de gelişiyor diyor kitap ve devamındaki manzara ile ilgili fikirler veriyor.
Yaşamın içinde bir sistem var şüphesiz ve biz bu güzergahı bazen değiştirmeye çalışıyoruz hem kendi adımıza hem de başkalarının adına. Halbuki yaşadığımız her olay bizleri besliyor, geliştiriyor. Bu anlamda da kitabın içinde öğreti tadında bilgiler var.
Yaşam ve yazgı üzerine düşüncelerimizin eyleme geçişinde de aslında bazen fark etmeden hatalar yapıyoruz. Kendi adımızı alacağımız kararları başkalarının da uygulamasını bekliyoruz. Ne büyük yanılgı.
Konularla ilgili gerçek yaşamdan örneklerle desteklenmiş olması konuların daha iyi anlaşılmasında katkı sağlıyor. İçinde daha önce hiç aklıma gelmeyen ilginç tespitlere de rastladım.
Türk Edebiyatının ilk romanı olması nedeniyle büyük bir beklentim olmadan başladığım kitap :) Kavuşamayan aşıklar, imkansız tesadüfler… Kendinden sonra yazılan romanları şüphesiz etkilemiş. Okumaya başlarken ki motivasyonum bir süredir roman olarak Türk Edebiyatına dair bir şeyler okumaktı. Heyecan vereceğini beklemiyordum. Ama hiç beklemediğim şekilde akıcı ilerledi. Bu kadar basit bir konu nasıl böyle okutturdu kendini bilemiyorum. İlk romanımız olması nedeniyle kesinlikle şans verilmesi gereken bir kitap olması gerektiğini düşünüyorum. İyi okumalar.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dost bulmakta samimi olan, kendisini aranan ve özlenen bir dost haline getirmelidir. Yani dost bulmadan önce dost olmak gerek...Zaten iç dünyanızdaki dostluk duygusunu keşfeder ve onu açığa çıkarırsanız, ayrıca dost aramanıza da ihtiyaç kalmayacaktır. Siz, içinizdeki dostu keşfetmeden, dost bulmaya çalışırsanız, asla başaramazsınız. Kendisi dost gönüllü olanın dost aramasına ihtiyacı kalmaz. Gönlü bir mıknatıs gibi dostlukları cezbeder, çeker. - Herkesin içinde potansiyel bir dostluk hazinesi var mıdır? - Hiç şüphesiz ki, evet... Bütün iş, dostluk muhabbetiyle gözümüzü gönlümüze ve iç dünyamıza çevirmekte...
Çünkü Allah, yaratırken öyle taktir etmiş, bizleri dost olmak, anlaşmak, kaynaşmak üzere yaratmış... Bize düşen, içimizdeki dostluğu keşfetmek, işlemek ve geliştirmektir.
İnsanlığın Evrensel Trajedisi Üzerine
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri iyi ve kötünün mücadelesinin izlerini her toplum ve inançta rastlanır. Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve 12 bin yıllık geçmişi bulunan, insanlık tarihinin ilk izlerine rastladığımız Göbeklitepe bile dünya tarihinde bilinen en eski tapınak olduğu arkeologlar tarafından kabul görüyor. İlk insanlar daha
