İçimde ölümle hiçliğin acı tadı var, beni amansız bir zehir gibi kavuruyor. Öyle üzgünüm ki, bütün dünya gözümde bütün
çekiciliğini yitirmiş gibi. Ölesiye üzgünken nasıl hâlâ güzellikten söz edip, estetikle ilgilenebilirim ki?
Ey hüzünlü ruhum.
İhtiyar budala.
Kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,
Umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın.
Ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta
İşe yaramaz beygir
Uzan olduğun yere dayanmasını bil.
Sönmeyen yanı var mı dünyanın...Ruhum, acılarını örtün.
Ağır mermer tabutlarda uyanacak zamandır.
Yenilmiş yaralar içindesin kocamış bunak
Artık ne kavganın tadı
ne de aşkın dinmeyen fırtınası ulaşmaz sularına.
Elveda kavalın türküsü
Flütün iççekici elveda
Somurtkan ve karanlık kapılarımı çalmayın artık
Ey hazların derinliği duyumların ateşi elveda..Ruhum sevgili baharının bitti.
O çılgın kokuların tükendiği zamandır..
Ayaklarımın altında yusyuvarlak dönüyor dünya
Issız dağların karlı ağzında donmuş bir yolcu derinlere kayıyor
Geçmişin titreyen eli sazdan örülmüş rüzgarlı kulübesi
Gerek yok sığınmaya
Ey her solukta gövdemi yutan zamanın muazzam ürperişi
Ruhum dünyanın çığlarını çağır.
Seni sarıp döne döne götürecektir zaman.
Ey hüzünlü ruhum.
İhtiyar budala.
Kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,
Umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın.
Ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta
İşe yaramaz beygir
Uzan olduğun yere dayanmasını bil.
Sönmeyen yanı var mı dünyanın...
Ruhum, acılarını örtün.
Ağır mermer tabutlarda uyanacak zamandır.
Yenilmiş yaralar
“…
Ayaklarımın altında yusyuvarlak dönüyor dünya
Issız dağların karlı ağzında donmuş bir yolcu derinlere kayıyor
Geçmişin titreyen eli sazdan örülmüş rüzgarlı kulübesi
Gerek yok sığınmaya
Ey her solukta gövdemi yutan zamanın muazzam ürperişi
Ruhum dünyanın çığlarını çağır.
Seni sarıp döne döne götürecektir zaman.”
| Charles Baudelaire
Ey hüzünlü ruhum.
İhtiyar budala.
Kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,
Umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın.
Ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta
İşe yaramaz beygir
Uzan olduğun yere dayanmasını bil.
Sönmeyen yanı var mı dünyanın.
~Charles Baudelaire/Hiçliğin Tadı
Eğitimini sen mi yönetiyorsun? Mutlu veya üzgün, veremli veya gürbüz, şefkatli veya hain, ahlaklı veya kötücül bir kişilikle doğmayı isteyen sen miydin?
Ama evvela, neden doğdun? Doğmayı sen mi istedin? Bu konuda kimseye danıştın mı? Demek ki, kaçınılmaz şekilde doğdun.
.. Ne kadar büyük olursan ol, ilk başta salya kadar pis ve idrardan daha pis
Birine neden ihtiyaç duyarız? Cevabı basit. Boktan hayatlarımız olduğu için. Üzgünüm ama gerçek bundan ibaret. "Birine neden ihtiyaç duyarız" derken, kastettiğim şey bir sevgili, bir eş. Bizimle uyumlu olduğunu düşündüğümüz, bir parçamız olmasına dünden razı olduğumuz arayıp arayıp bulamadığımız, beklediğimiz ve beklerken oradan oraya
"Sartre’ın deyimiyle varoluş özden önce gelir. Peki, ya hiçlik özden önce gelebilir mi? İnsan önce hiçliğin içinden geçmeli mi? Ya da varoluşun kuyularından sularını, yalnızca hiçliği yudumlarken mi idrak edebilir. Hiçlik, bize varoluşun bilincine hesap sorulduğu bir tür yargı mahkemesi midir?
Hiçliğin duvarları beyaz, saydam ve tuzla kaplıdır. Varoluşun tadı ise bu tuzun bilincini yedirmek içine işlettirmektir."