Barış Bıçakçı benim çok sevdiğim yazarlardan biri. Daha önce 2-3 kitabını okudum, onları sevmiştim, bu kitabı da sevdim
Kitapta 14 öykü var. Tabi ki bazılarını diğerlerinden daha çok sevdim. “Annemin Hikayesi”, “Feride’siz Gülümseme”, “Küf”, “Sonsuz İkindi”, “Turistik Gezi” ve “Kusursuz Kısırdöngü” daha çok sevdiklerimden…
Hikayelerin en belirgin özelliği, naif karakterlerinin zor duygularına bir büyüteçle bakıyormuş gibi bir his uyandırması. Hatta bazılarında sanki büyüteçle bakılan bir hikâye gibi başlayıp büyüteçle bakanın hikayesine dönüşüyor. Özellikle “Kusursuz Kısırdöngü” bana böyle hissettirdi.
“Feride’siz Gülümse”de bence vurucu bir hikâye idi, kapıya gelen kız çocuğunun gülümsemesi tam kendi yüzümde tezahür etmişken öykünün son cümlesiyle dondum kaldım. Bence bu tür duygu salınımlarını yaratabilen öykü başarılıdır. Ayrıca öykü az kelime ile çok şey anlatma sanatı ise Barış Bıçakçı bunun hakkını fazlası ile veriyor.
Yazar sade anlatımı ve hayatın tam ortasında dikilen sıradan karakterleriyle derin duyguları birkaç cümle ile anlatabiliyor. Kısacası ben yazdıklarını seviyorum. Bence henüz tanışmadığınız bir yazar ise mutlaka okuyun. “Baharda Yine Geliriz” ya da “Aramızdaki En Kısa Mesafe” ile başlayabilirsiniz.
“Kadınlar acı gerçekleri bütün açıklığıyla görür ve hemen saklarlar. Öyle bir saklarlar ki sonra kendileri bile bulamaz.”
“Ben öteki çocuğum, boş bir defterin önündeyim, içimden konuşuyorum.”
“Üzerinde işporta işi bir elbise, yüzünde doğum lekesi gibi bir gülümseme”