‘ Kızılelma ülküsüne “tehlikeli maceracılık” diyenler, bugünkü Araplar ile Yahudilere bakıp düşünmelidirler. Hele Yahudiler 2000 yıl önce kaybettikleri vatanlarını yeniden ele geçirmek ve yalnız kitaplarda kalmış olan İbrani dilini diriltip bir konuşma dili haline getirmek uğrundaki çalışmaları ile dünyaya örnek olmuşlardır. Biz ise bir yandan “bir Türk dünyaya bedeldir” vecizesine inanmış görünürken, bir yandan da kendimizi baltalayıp inkar ettik. Büyüklükten korktuk. Küçüklüğü benimsedik ve milli ülkü ile delilik diye alay ettik. Güvenlik Konseyindeki seçimler göstermiştir ki, kimseden bir şey istememek, herkesle hoş geçinmek, ittifaklar yapmak bir millete itibar sağlamıyor. Kızılelma ülküsünü bir delilik sayacaksak, büyüklükten değil, yaşamaktan da vazgeçmeliyiz. “Tarihi görevini yapmış ve artık ölmeye yüz tutmuş bir topluluk” olmayı kabul etmeliyiz. Eski Asurlular, Hititler, Romalılar gibi haritadan silinmeye razı olmalıyız. Buna razı değilsek milli ülkünün peşine düşmeliyiz ve demir yolu yapmakla birkaç fabrika kurmayı ülkü diye göstermek gafletinden çekinmeliyiz.’’
-Mısır Firavunu II. Ramses ne yaptı? -Ne yaptı Vali Bey?... -Daha ne yapsın, Kadeş Savaşı'nda Hititler'i yendiği yalanını bütün dünyaya yaydı. Bu ona yetmedi, yalan propagandasını taşlara resmetti, yazıtlara kaydetti! Ama ne oldu? Sonunda Hititler'i yenemediği ve Kadeş Antlaşması'nı kuzu kuzu mühürlediği ortaya çıktı mı? Çıktı! Nerede çıktı? Burada: Anadolu'da!
Reklam
Hititler ataerkil sayılsalar da, çoğu çağdaş uygarlığa oranla dişil güce değer veren bir toplumsal bilince sahiptir. Mesela, Kadeş Antlaşması'nı Mısır Kralı II. Ramses tek başına mühürlerken, Hitit Kralı III. Hattuşili ile birlikte İmparatoriçe Puduhepa'nın da mührü vardır.
Anadolu insanı en eski çağlardan bu yana neden hep gözyaşı yahut kan ile imtihan olunuyordu? Hattiler yahut Akalar,Asurlar yahut Hititler,Troya ve Frigya ,İyonya yada Karya ,ardından Roma ile Bizans ,Selçuklu ve Osmanlı sayısız beylikler ve isyanlar....paylaşılamayan bir coğrafya ve kardeşin kardeşle savaşı.tıpkı şimdiki gibi ..Aynı evin iki oğlundan biri İslamcılar yahut Ülkücüler içinde ,diğeri Koministler...Çığlık ...her zaman ve her yönde çığlık ..Tıpkı geceleri yan hücrede duydukları gibi.
Sayfa 160Kitabı okudu
Anadolu insanı en eski çağlardan bu yana neden hep gözyaşı yahut kan ile imtihan olunuyordu? Hattiler yahut Akalar, Asurlular yahut Hititler, Troya ve Frigya, İyonya yahut Karya, ardından Roma ile Bizans, Selçuklu ve Osmanlı, sayısız beylikler ve isyanlar... Paylaşılamayan bir coğrafyada kardeşin kardeşle savaşı... Tıpkı şimdiki gibi. Aynı evin iki oğlundan biri İslamcılar yahut ülkücüler içinde, diğeri komünistler... Çığlık... Her zaman ve her yönde çığlık... Tıpkı geceleri yan hücreden duydukları gibi.
Sayfa 160Kitabı okudu
1956 da yayımladığı Bizim Anadolu isimli eserinde, Sebahattin Eyüboğlu şöyle yazıyor : "Bu memleket niçin bizim ? Dört yüz atlıyla Orta Asya dan gelip fethettiğimiz için mi ?Böyle diyenler gerçekten benimsemiyor, anayurt saymıyorlar bu memleketi .Hititler, Frigyalılar, Yunanlılar, Farslar, Romalılar, Bizanslılar, Moğollar da fethetmişler Anadoluyu. Ne olmuş sonunda ? Anadolu onların değil, onlar Anadolu'nun malı olmuşlar. ..Doğu ile batı sarmaş dolaş olmuş bizim içimizde. Ya o ya bu değil, hem o hem buyuz biz !...
Sayfa 71 - Berfin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.