Okuduğum en güzel kitaplar listesinde ilk 10'a zorlanmadan giren bir kitap.
kitabı çok duydum içimden hiç okumak gelmedi. Nedeni ise çok fazla ilgi gören her neyse ben ilgili olamıyorum bu kitapta tam olarak böyleydi benim için elime geçtiği için okudum ve tahmin ettiğimden çok daha muazzam şekilde kaleme almış üstad benim gibi düşünen birisi değilseniz zaten okursunuz.
Ama okunması gereken bir kitap gerçekten. Bizim alışılagelmiş edebiyat anlayışımızdan çok farklı bir hikaye.
İnsanlar nasıl yaşamak isterse öyle yaşar. Ben her şeyin bu dünyada kalacağını,
sadece hayallerimi gerçekleştirme zevkiyle doyurduğum
ruhumu yanımda götüreceğimi bilerek yaşıyorum kısacık hayatımı. Seçim senin..
Kitap fuarında tanıştığım Melisa Kesmez hanımefendi ve imzalı olarak aldığım kitabı Nohut Oda içinde öyküler barındıran bir kitap.
Ben keyif alarak okudum. Özellikle son hikaye benim çok hoşuma gitti. Geçen zaman olay ve kişilerin bir araya geldikleri o yer, abla kardeşin birlikte diyalogları ve yazarın kullandığı dil gayet başarılıydı.
keyifli okumalar.
Nohut OdaMelisa Kesmez · Sel Yayıncılık · 20186,8bin okunma
Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bılmaKtan daha kolaydır.
İlk kez 10 üzerinden 10 verdiğim bir kitap. Kitabı okurken hoca karşınızda oturmuş kaşlarını kaldıra kaldıra konuşup yer yer hunharca gülüyormuş gibi hissettiriyor, sesi geliyor kulaklarınıza. Özellikle yavaş okuduğunuzda. Öncelikle vizemi yenileyip bileti alıp sabah ola Floransa ya gidesi geliyor insanın. Öte yandan öyle sayfaları çevire çevire okumaktan ziyade neredeyse her sayfada durup saatlerce araştırıp notlar aldığım altını çizdiğim birçoğunu ilk kez duyduğum kitabı okumasaydım belki hiç duyamayacağım onlarca şey öğrendim kısacası bende farkındalık yarattı. Böyle kitaplara da canım kurban.
Bunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki hayatımda okuduğum en güzel kitaptı. En sevdiğim aynı zamanda tekrar okuyacağım bir eser. Kitabı dikkate alsak bir büyükten nasihat alır gibi keşke.
Ben 27 yaşındayım ve bazı şeylere geç kaldığımın yüzüme bu kadar sert vurulması beni üzmeliyken kalan ömrümde nasıl boşlukları doldurabilirim nasıl daha yaratıcı dolu dolu bir hayat yaşarım diye kafamda kurar oldum. İşte bu kitaptan alınması gereken ders tam da bu ilk etapta kişisel olarak daha sonra belki de ulus olarak.
Tarihimizin yaşam tarzımızın müzik anlayışımızın kültürümüzün eğitimimizin teşhisini koymuş tedavisini de bilen İlber Hoca ve onun gibi nice değerli insanların Türkiye cumhuriyetinde daha fazla söz sahibi olması gerektiği kanaatindeyim
Daha neler söylenir daha ne kadar kitabı övebilirim bilmiyorum ama okuru asla sıkacak bir kitap değil. İlber Ortaylı’nın üslübunu bilen bilir tamda sesini duyduğunuz cümle cümle onu hissettiğiniz bir baş ucu kitabı.
Yüzü, meyve tezgahının altına yuvarlanmış, bütün günü orada geçirip, pazar toplanıp kaldırıldıktan sonra çöpçülerin süpürdüğü ezilmiş bir şeftaliye benziyordu