Dostoyevski, alacaklıları sıkıştırınca, yayımcısıyla bütün eserlerinin yayınlanması için anlaşma imzalayarak, henüz basılmamış bir romanı 1 kasım 1866'dan önce vermek üzere anlaştı. Tersi bir durumda bu basım üzerindeki bütün haklarını yitirecekti ve aldığı paraların da hepsini geri ödeyecekti. Oysa, Suç ve Ceza için başka bir yayımcıdan avans aldığı için her iki kitabı da en kısa sürede tamamlamak zorundaydı.
İşte o zaman 17 Haziran 1866'da Bn. Corvine-Kroukovskaia' ya şunları yazar:
Çok garip ve şimdiye kadar hiç görülmemiş bir şey yapacağım. Tam dört ayda, birini sabah, diğerini akşam yazacağım iki ayrı roman için otuz baskı provası yazacağım; ancak böylelikle zamanında bitirmiş olabileceğim... Eminim ki geçmiş ve şimdiki yazarlarımızdan hiçbiri benim sürekli içinde yaşadığım koşullarda yazmamıştır; bunun sadece düşüncesi bile Tourgueniev'i öldürdü. Ama, içinizde doğan, sizi coşkuyla, heyecanla dolduran düşünceyi baştan savma yapıp berbat etmek bilseniz ne kadar üzücüdür... Onun güzel olduğunu biliyorsunuz... ve onu bile bile berbat etmek zorundasınız.
Ancak hiçbir şey berbat olmadı. İçindeki yazma ateşi öyle güçlüydü ki yazarken yaşıyordu kahramanları adeta. Her satırda ruhu bütün karakterlerle iç içe geçiyor en sonunda ise baş karaktere yapışıp kalıyordu. Onun ağzından konuşuyordu hepsi ama sonunda yine kendi kaderlerini yaşıyor ve gerçekliğin hüzünlü yanında yitip gidiyorlardı. Böylelikle Kumarbaz ve Suç ve Ceza gibi iki eser doğdu. İki eser de o yıllarda ölümsüz olacaklarını ve sonsuza dek yaşayacaklarını bilmiyorlardı…