Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"İşte bu ruh Resûlullah'ın (sallahu aleyhi ve sellem) ashabında vardır.Onlar Allah'ın seçmiş olduğu geçmişteki salih kullarıdır: 'Onlar geceleri âbid gündüzleri mücahittirler.' Onlardan birini gece vaktinde mihrabına çekilmiş,eliyle sakalından tutmuş kıvranırken,bir hasta misali inlerken, hüzünlü biri gibi ağlarken ve şöyle derken görürsün: 'Ey dünya,beni değil,başkasını kandır.' Sabah olup da cihad çağrısı yapıldığında onları, atının üzerinde meydanları inleten ve kükreyen aslanlar olarak görürsün."
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
Garajda dikilirdi Toksik Çocuk sabah ayazında, beklerdi ki araba çalışsın ve boğulsun egzoz dumanına.
"...Ve açtı gözlerini ertesi sabah, Daha hüzünlü ve bilge biri olarak."
Bir gün eşi onu hüzünlü görmüş, "Se- ni üzecek bir şey mi yaptım? Bir sorun varsa sana yar- dım edebilirim," diye serzenişte bulunmuştu. Bunun üzerine Talha üzüntüsünün kendisi değil, çoğalan malı yüzünden olduğunu söylemiş ve çehresini aydınlatan bir cevap almıştı ondan: "Bunu bana bırak, paylaştırı- rım ben onu." Su'da bt. Avf'tı bu cömert sözün sahibi. Hz. Talha'nın ancak ihtiyaç sahiplerine malından dağı- tarak mutlu olabileceğini biliyor, bu mutluluğu paylaşı- yordu onunla. Kendisinden bir şey istenmeden verirdi Hz. Tal- ha. Hz. Peygamber Uşeyre Gazvesi'nde "Talhatu'l-Feyyaz / Çok veren Talha" lakabıyla onurlandırmıştı onu. Başkalarını azalan sermayeleri huzursuz ederken onu çoğalan sermayesi huzursuz ediyordu. Avf b. Hasan'ın anlattığına göre Talha elindeki bir araziyi yedi yüz bin dirheme satmıştı. Bu para bir gece yanında kalmış, fakat o gece parayı elinde tutmanın korkusuyla uyuyamamıştı. Sabah olunca hepsini dağıttı. Cömertliği yüzün den Hz. Peygamber'den aldığı manevi taltiflerden biri de "Talhatu'l-Cûd / Cesur ve Cömert Talha" idi. Hu- neyn Günü'nde almıştı bu aziz ismi.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz". Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye
İş bankası yayınlarıKitabı okudu
Şehrin rengi
"Sarı, umudun, mutluluğun, coşkunun rengidir!" diye bir yerlerde okuduğunu hatırladı Aslı. Kudüs için ise olsa olsa yeniden doğmanın ve hüznün rengi olabilirdi. İnsanlık tarihi boyunca farklı medeniyetler tarafindan defalarca yıkılıp yeniden inşa edilmiş adeta her sabah doğan güneş gibi her seferinde küllerinden yeniden doğmuş bir şehir. Ama hep hüzünlü. Sokakları hüzünlü, taşları hüzünlü, insanları hüzünlü.
Sayfa 191 - Timaş Yayınları, 1.BaskıKitabı okudu
İstanbul'u Sevmek
İstanbul'u sevmek ölmek gibi birşey Bir ömür boyunca durmadan yanmak Erimek her gecesinde biraz daha Her sabah alev halinde uyanmak Anlaşılmaz,vazgeçilmez bir tutku bu şehir En hüzünlü şarkıdır söylediği dalgaların Bulamazsın çoğu gün bir dost yüzü arar da Dalıp gidersin köpüklü izlerine mavnaların İnsanlar bir seldir caddelerinde boz
Sayfa 240Kitabı okudu
Vallahi ben şimdi kendimi gaflet uykusuna dalmış bir cemaat içinde görüyorum!
Hz. Ali (radıyallahu anh] bir gün Küfe'de sabah namazını kılmıştı. Mübarek yüzünde hüzünlü olduğunu gösteren belirtiler vardı. Yanında bulunanlara dedi ki: "Ben Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi vesellem) ashabını gördüm. Şimdi onlara benzeyen hiç kimse göremiyorum. Onlar geceleri sabahlara kadar namaz kılar, Kur'an okurlardı. Kâh ayakta durarak, kâh alınlarını yerlere koyarak iba- dette bulunurlardı. Sabah olunca da Cenâb-ı Hakk'ı zikre- derlerdi. Nasıl ki rüzgârlı bir günde ağaçlar kendi iradeleri olmaksızın her tarafa sallanır titrer dururlarsa işte onlar da öyle titrerlerdi. Gözlerinden dökülen yaşlar elbiselerini ıslatırdı. Vallahi ben şimdi kendimi gaflet uykusuna dalmış bir cemaat içinde görüyorum!..."
Sayfa 128
Reklam
Özgürlük, belki de her sabah kendi istediğin şeyleri tekrarlayabilmektir, hı? Belki, dedim hüzünlü bir sesle. Kim önce bulursa, öbürüne haber versin, tamam?
"insan en çok sabahları arar sevdiği kadını" diyor birisi, katılıyorum o sabahlara öğleler kaba yaşanır, kalındır akşamüstleri ince hüzünlü çiçekler alınıp verilebilir sabahtır yalnızlık nasıl sabah nasıl yalnızlık
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz, "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz" Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin
Sayfa 345 - Can YayınlarıKitabı okudu
Sinema Kapıları
“Çocuklar büyükler gibi konuşur sefaletten” Edip Cansever Başlarken / Hep Aynı (İç) Görüntü I. Güven içinde olduğumu bilmem hiç
Sayfa 49 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
1.045 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.