"Yalnızlık.. Kendine pek sık bahsetmediği, gecesini ve gündüzünü mustarip kılan, zamanın bir türlü geçmeyişinin müsebbibi, hep bu yalnızlık değil miydi? Ama bütün bu müşkül taraflarıyla alıştığı, marazi bir ruhla sevdiği bu acayip bekleyişi meydana getiren de, yine yalnızlık değil miydi?
Uygulamanın bana katttığı değerli bir yazar daha;
6 - Derin Çizikler
"Sen gitmem gerektiğini söylüyorsun. Kuytu köşede saklı,görmekten mütemadiyen kaçtığın gerçekleri daha ne kadar geriye itebilirsin ki?İçindeki incinmiş çocuğun karanlık çökerken rıhtımlarına vuran dalgalara inat,sana ve senin ruhuna inat baş kaldırışları niye?Görüyorken görmemek,duyuyorken duymamak...Tezatsın!Fazlasıyla
Yine çok gerildiğim çok heyecanlandığım ve sonunu aşırı aşırı merak etmem nedeni ile gece üçe kadar bir çırpıda okuyup bitirdiğim Yaprak Öz eseri.
Daha önce Berlinli Apartmanı'nı yorumlamıştım, aynı haz ve keyif ile bu kitabını da tamamladım.
.
Ev hanımı, terzi, anneanne ve komşularının biricik ablası olan Yıldız Alatan polisiye roman ve dizilere çok meraklı bir kadındır. Zonguldak' ın Kozlu ilçesine bağlı bir belde de uzun yıllardır maden mühendisi eşi ile huzur içinde yaşamaktadır. Komşuluk değerlerine çok kıymet veren ve hemen hemen tüm zamanlarını onlarla geçirmekten zevk alan bir kadın. Bir gün Kılıç beldesine bir başka mühendis Selçuk ve eşi Nazan'ın taşınması ile olaylar başlar. Ve baş kahramanımız Yıldız abla izlediği dizi ve romanlardaki dedektifler gibi olayların peşine düşer.
Dediğim gibi yazarın okuduğum ikinci kitabı Farahnaz'ın Çiçeği. Ve iki kitabında da güçlü, kendi ayaklarının üzerinde duran, akıllı ve cesur kadın karakterlerinin ana karakter olması bir kadın olarak çok ruhumu okşamakta. Her ne kadar "katil kim?" sorusunun cevabını ellili sayfalarda bulsam da olayların gidişatını anlatması verdiği heyecan, gizem ve ruh tahlillerini öyle güzel anlatıyor ki yazar katili bile bile aynı heyecanla okumayı sürdürüyorsunuz.
Velhasıl gerilim/aksiyon türü seviyor ve yeni kalemlerle tanışmayı istiyorsanız Yaprak Öz'ün bu kitabını da canı gönülden tavsiye ediyorum.
Çoğu geceler, salonda başımı dizlerine yaslar, heves ve heyecanla anlattığı hikayeleri dinlerdim. Ne anlattığının önemi yoktu; yanında olup, sesinde huzur bulmak benim için kafiydi.
Girdigimiz yolun büyüklüğünü ve kıymetini en çok bu günlerde anladık. Bizi görenler şaşırıyorlar, bu bir mucizedir, diyorlar. Allah iste bize böylesine bir huzur ihsan etti. Bizim için bu bir imtihandır, insaAllah muvaffak oluruz.
Ayfer Tunç hikayelerine konu olan malzemeleri kendi içinden değil de dışarıdan aldığını, insanları ve onların yaşamlarını gözleyerek hikayeleri oluşturduğunu söyler.Haliyle Tunç’un hikayelerini okuyan herkes kendinden bir parça bulur. Yazarın karakterleri sokakta, günlük yaşamda duyduğumuz dili konuşurlar, bu yüzden onlara karşı hiçbir şekilde