Annemin ruhuna ve bütün ataların ruhuna, üzerime almış olduğum vicdan yeminini tekrar edeyim. Annemin mezarı önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum. Bu kadar kan dökerek milletin kazandığı ve elde tuttuğu hakimiyetin korunması, savunması için, gerekirse annemin yanına gitmekte asla kararsız davranmayacağım. Milli hakimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.
Ömer, içkinin zararlarını ve yaptığı tahribatı göz önüne alarak bir gün Muhammed’in yanında, “Ya Rab, müminlere içkinin yasağı konusunda faydalı açıklamalarda bulun, ayetler gönder” diye duada bulunuyor. Onun bu isteği üzerine, kesin yasak içermeyen Bakara Suresi’nin 219. ayeti iniyor. Bu ayette özetle, “(Ey Resulüm!) Senden içki
Kralın biri, huzurunda el pençe divan duran saray erkanından bir bardak su istemiş. Saray erkanın içinde muhafızlar, şairler, dalkavuklar, medyumlar, müneccimler, kahinler, din adamları vs. hepsi varmış. Geniş bir halka oluşturmuş halde krallarını ayakta dinliyorlarmış…
Kral su isteyince emri şu şekilde yerine getirmeye başlamışlar:
Bize bir insan mektebi lazım. Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın; hâyâya hayran gönüller, insanlığı seven yemiz yürekliler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın; vicdanlarımıza her an Allah’ın huzurunda yaşamayı öğretsin.
Bu mektep edebiyat, tarih ve felsefe kültürü başta gelecek ve onun yetiştiricileri sadece bir memur değil, örnek insan olacaklarıdır . Din görevinin bile para ile yapıldığı bir düzenin tersine çevrilmesi lazım geliyor. Ancak böyle yepyeni bir anlayışın benimsenmesiyle Türk millet maarifini kurmak ve ruhlarımızda rönesans açmak kabil olacaktır ...