İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Kadınların tarihi her şeyden önce baskı altına alınışlarının ve bunun gizlenişinin tarihidir. Zaten gizleme de baskının bir parçasıdrır. Bu açıdan ne rastlantıdan ne de tarafsız bilimden sözedilebilir...
Feminizmi tanımlamak aslında çok yersiz bir hareket olur, çünkü bunu sadece birkaç cümleyle tanımlamak, tarih boyunca ömrünü bu uğurda harcayan
Merhabalardan bir demet. Spoi ve Gilleri bulunmamaktadır.
Bir okurdan da görüp uyguladığım gibi önce yazarı araştırır, okur, tanıyabildiğim kadar tanırım...
- Biz şairi biliyoruz sen kitaba geç.
Baaalım ne kadar tanıyorsun. Çay kahve al istersen, biraz uzun. Dikkat et çenen çıkmasın, çünkü çok şaşıracaksın. Ööle şaşıracaksın yani.
Eğitim,
Geçen bir arkadaşla oturuyoruz, canını sıkan bir konudan bahsedip 'Düşününce kalbim sıkışıyor, panik atak nöbeti geçiriyorum' dedi.
Zaman zaman hepimiz yaşarız ya hani; bunalırız, daralırız, yüregimizi sıkıştırırız.
Öyle bir haldeydi.
Dedim ki; benim böyle durumlar için üçü bir yerdem var, yüreğime takar rahatlarım.
O ne ki, dedi. Dedim üç dua, üç çıkış yolu, üç deniz feneri, cennetten düşen üç elma.
İlki Hz. İbrahim'den; diyor ki Allah'ın Halili 'Düştüğün yer ateş olsa, sen onu gül bahçesine çevirebilirsin. Bak duası şu, al tak yüreğine:
Hasbünallahü ve ni'mel vekil (Ali İmrân 173)
Sonra Hz. Yunus aleyhisselam konusuyor. Diyor ki hatalar yapıp balığın karnına düşmüş olabilirsin. Çıkış yolunun anahtarını al eline. De ki: 'Lâ ilahe illa ente subhâneke înnî küntü minezZalimîn'. (Enbiya 87)
Şimdi sıra Hz. Musa aleyhisselam da, diyor ki; ‘Derdin ne olursa olsun dermanı Allah katındadır. Elini aç O'na şöyle de; 'Rabbî inni limâ enzelte ileyye min hayrin fekîr.' (Kasas 24)Ne zaman dara düşsem bu üç duayı çoğaltır, ferahlarım.
Size de verdim bu üç pırlantayı, buyrunuz takınız yüreğinize, ben ferahladım sizde ferahlayın...
Öncelikle şunu kabul edelim ki: Ortaçağın, hele din konusunda dogmatik anlayışın içinde doğmuş olan Dante, Hıristiyan dininin tüm dinlerinin zirvesinde olduğuna inanan bir kişiydi. Bunu aklınızdan silmeyin ki ileride Cehennem'de kimlerin olduğunu duyduğunuzda küfür etmeyin.
O zaman Cehennem'de kimlerin olduğuna bir bakalım.
Sokrates, Platon,
İslamiyetten öncesinde Ömer olarak hiddeti; gücü ve heybetiyle korku saldı.
Müslümanlıkla beraber Hz. Ömer-ul Faruk olarak adalet, cesaret, ferasetiyle müminlere güç verdi.
Halifelikte Emîrü'l-mü'minîn Hz.Ömer olarak, yumuşayarak, Allahtan korkusuyla tir tir titreyerek, halifeliğin mesuliyet ağırlığıyla yoğrularak son kemaline kavuşan; ibretlik,
وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا
“De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır.”
Tâhâ sûresi (20), 114
Selamün aleyküm arkadaşlar,
Peygamber efendimizin " ilim her Müslümana farzdır." Hadisini örnek alıp, kendimizi ilmi yönden her daim daha ileri götürmek için elimizden geleni yapmalıyız. Bu noktada da bize en çok kitaplar yardımcı olmaktadır. Ben de
Hz. Ali; Fâtıma'yı yüreğine emanet bildi,
Fâtıma ise Ali'yi can özü...
Ali, Fâtıma'dan başka eş bilmedi iki cihan üzerinde...
Fâtıma, Ali'den başkasını haram kıldı gözlerine...