Yazarın iddiasına göre bu eser, “muteber tarihi kaynaklara dayalı bilgileri, mezhep perspektifinden uzak, bir hikâye bütünlüğü içinde ve kısa analizlerle” mücehhezdir.
Aslında yazarı, bir hikâye bütünlüğü oluşturma çabasında muvaffak olduğundan tebrik etmek gerekir. Bu konuda hakkını yiyemeyiz. Kronolojik sıraya ihtimam göstererek okuyucunun
Islam icindeki Sunni/Sia ayrismasi yedinci yuzyildan beri var ve bu sebeple neredeyse bu dinin kendisi kadar eski. Hiziplesme Hz Muhammed 632 yilinda oldukten sonra Islam'i kimin yonetecegi uzerineydi. "Sia't Ali" ya da "Ali taraftarlari", bugun Sia olarak adlandirdiklarimiz. Liderligin Hz Muhammed'in soyunda kalmasi gerektigini one surduler, kuzeni ve damadi Ali ibn Ebu Talib'in halifeligini desteklediler. Simdilerde Sunni olarak adlandirdiklarimizsa bunu kabul etmeyen, liderin toplum icindeki alim erkeklerden gelmesi gerektigini savunanlar. Sunniler simdinin Irak'inda cereyan eden Kerbela Olayi'nda Ali'nin ogullarindan birini Huseyin'i oldurerek ustun geldi.
O zamandan beri iki gelenek de digerinin Islam'in dogru halini yasamadigini dusunur; ornegin, Sialar yalnizca Ali ve Huseyin uzerinden peygamber soyundan geldigini soyledikleri dini liderleri tanir.
Yezid'in Huseyin'i olduren kisi oldugu soylendiginden Yezid isminde birinin Sia olmasi pek de ihtimal dahilinde degildir. Sunniler namaz esnasinda kollarini birlestirirken, Sialarin kollari yanlardadir.
Araplarin cogunlugu Sunnidir anca Sialar Iran, Irak ve Bahreyn'de cogunluktur.
Hz. Hüseyin'in katli günümüze kadar bitmeyen bir acı olarak kalmıştır. Onun intikamını almak için harekete geçenler de peşi sıra isyan başlatırlar. Kerbela olayı, Hz. Ali'yi merkeze alan inançların ortaya çıkmasını hızlandırır. Özellikle siyasi, sosyal ve dini sonuçları itibariyle Türk tarihinin önemli bir parçasını oluşturan Kızılbaşlığın ortaya çıkması ve gelişmesinde Kerbela yası ve intikamı önemli bir yer tutar. Kızılbaşlığın en önemli unsurları arasında Kerbela şehitlerine bağlılık ve Muharrem matemi vardır.
Tevhid Ocağı
🎬 Siyer-i Nebi🌹
Siyeri Nebi 'nin iki olayı vardır ki anlatmaya dil varmaz.
Birisi Gençlerin Efendileri'nden Hazreti Hüseyin'in Kerbela 'daki şehadeti diğeri ise Şehitlerin Efendisi Hz.Hamza'nın Uhud Savaşı'nda kendini ve bedenini hatta organlarını feda
Tevhid Ocağı
🎬 Siyer-i Nebi🌹
Ashabı Bedir'in yattığı yerden selam olsun.
#️⃣bedir
#️⃣bedirsavaşı
#️⃣bedirşehitleri
Tevhid Ocağı
Tek olan Allah'ın emri ,
Resulü Kibriya Aleyhissalatu Vesselam 'ın yolu üzerine olmaktır TEVHİD.
Ehli Beyt'in, Ashabı Kiram'ın sevgisi ile
Filistin gerçeği;
Paylaşımları haberleri yakından takip ediyorum ve insanlardaki haykırışların farkındayım ve İsraile karşı ne kadar nefret dolu olduklarının farkındayım. Bu konuya sadece Filistin olarak bakmak maalesef ki dar görüşlülük olur. Biraz geçmişi hatırlayalım; Kerbela; hala Kerbela'nın hüznünü, acısını içimizde hissediyoruz demi?
Eser İmam Hüseyin kıyamı etrafında hareketin oluşumu, kıyam esnasında yaşananlar ve islama etkisi üzerinde duruyor. Ağırlıklı olarak sebepler üzerinde durulmuş. Sanırım emri maruf neyyi münker olayı bundan daha çarpıcı şekilde anlatılamazdı. Kıyamın her aşaması, söylenen her cümle derinlemesine açıklanıyor. Ek olarak da belirtmek isterim ki okuyucu bu kitapta kerbela sahnelerini okurken hareketin amacını daha iyi kavradığını için o acıyı daha derinlerde hissedecektir. Hatta belki içinizden keşke ben o dönemde yaşasaydım da yardım etseydim diyeceksiniz. Ama kitapta ilerledikçe çağımıza daha yakın bir konu olan Filistin olayları hakkındaki değerlendirmeleri görünce hangi taraftaymış gibi hareket ettiğiniz tokat gibi yüzünüze çarpacak.. (Şahsen bana öyle oldu.)
Şii Müslümanlara göre kozmik kurmaca doruk noktasına, Aşure Günü
olarak anılan H icret'ten 61 yıl sonra Muharrem ayının onuncu günü (Miladitakvime göre 10 Ekim 680) erişti. O gün Irak'taki Kerbela' da gaspçı
Yezid'in askerleri, Hz. Muhammed ' in torununu, Ali'nin oğlu Hüseyin'i ve
beraberindekileri katletti. Şiiler için Hüseyin'in şehit düşmesi iyinin kötülüğe, ezilenlerin haksızlığa karşı ebedi savaşını sembolize eder. İsa'nın çarmıha gerilmesini canlandırıp İsa'nın çilesini taklit eden Hıristiyanlar gibi Şiiler de Aşure gününde yaşanan trajediyi canlandırıp Hüseyin'in çilesini taklit ederler. Milyonlarca Şii her sene Kerbela' da Hüseyin' i n şehit olduğu yere inşa edilmiş mabede akın ediyor ve dünyanın başka yerlerindeki Şiiler de Aşure gününde ağıt törenleri düzenleyip kimi zaman kendilerini zincirlerle kamçılıyorlar. Fakat Aşure'nin önemi tek bir yer ve günle sınırlı değil. Ruhullah Humeyni ve diğer Şii liderlerinin müritlerine sıkça söylediği şeylerden biri şudur: "Her gün Aşure ve her yer Kerbela."12 Dolayısıyla Hüseyin' in Kerbela' da şehit düşmesi her olaya, her yere, her ana anlam katıyor ve en sıradan kararların bile iyiyle kötü arasındaki kozmik mücadeleye bir etkisi bulunduğunun düşünülmesi
gerekiyor. Bu anlatıyı sorgulayacak olursanız, size hemen Kerbela olayı hatırlatılır; Hüseyin'in şehitliğine gölge düşürmek ya da bunu hafife
almaktan daha büyük bir hakaret yoktur.
EHL-İ BEYT BİZİM İÇİN NE İFADE EDİYOR?
Peygamberimiz Hz. Muhammned'e (s.a.a) sadık olduğunu söyleyen her Müslüman, Hz. Peygamberin sözlerine dikkat eder. O, Veda Hutbesi'nde şöyle buyurmuştur:
Size iki değerli şey bırakıyorum: Kurân ve itretim (Ehl-i Beyt)
Peygamber'in (s.a.a) her iki emanetine ne kadar sahip çıkabildik.
Şura Suresi'nin 23. Ayetinde: "Ey Muhammed! Ümmetine de ki: Risaletime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorumSadece Ehl-i Beyti'me, yakınlarıma muhabbet diliyorum." diyor yüce Allah
Sadık Yalsızuçanlar tarafından hazırlanan Kenan Rıfai, Hüseyin Nasr, Cemalnur Sargut, Selahattin Özgündüz, Abdülkerim Süruş, Ahmet Yaşar Ocak,
MUHARREM AYI VE ÂŞÛRÂ GÜNÜ
Hicri takvim Muharrem ayının 1’i ile başlar. Muharrem ayı, Rabbimizin rahmetine mazhar olmuş önemli bir zaman dilimidir. Savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan biridir. Ramazan ayından sonra, oruç tutmanın en faziletli olduğu aydır (Müslim, Sıyam, 202). Aynı zamanda âlimler Fecr suresinin ikinci ayetinde üzerine yemin edilen ‘on gece’nin Muharrem ayının ilk on günü olduğunu ifade etmişlerdir. Aşure aşındaki farklı nimetlerin kaynaşarak ortak bir lezzetle vücut bulması gibi, milletimiz de asırlardır birlikte yaşama ahlakının gereği olarak sevinci ve kederi, nimeti ve külfeti, muhabbeti ve meşakkati paylaşmıştır. 10. günü Âşûrâ olan bu ayın tarihimizde hüzünlü bir yeri vardır. Bu ayda tarihimizin yürek yarası olan Kerbela olayı yaşanmıştır. Her Müslüman, Kerbela’yı doğru anlamalıdır. Kerbela’yı anlamak için Hz. Hüseyin’i tanımak lazımdır. Hz. Hüseyin, dedesi Hz. Muhammed’in (sas) yolunda yürüyen, zulmün karşısında saf tutan şerefli bir mümindir. Muharrem ayının bize en büyük mesajı birliğimize ve dirliğimize sahip çıkmak, kardeşliğimizden asla ödün vermemektir.
Diyanet İşleri Başkanlığı
Hz. Ali 661 yılında şehit edildiği zaman, biz Türk milleti olarak daha Müslüman bile değildik. Hz. Ali'yi İbn-i Mülcem isimli alçak bir Arap veya Fars şehit etti. Biz o vahşetten 289 yıl sonra Müslüman olduk. Aynı şekilde biz, Hz. Hasan'ın Kerbelâ'da şehit edilmesinden 270 yıl sonra Müslümanlığı kabul ettik. Müslüman olduktan sonra da her iki olayı katiyen benimsemedik. Önce Hz. Ali'nin ismini camilerimizin en güzel yerlerine yazdık. Hz. Ali'yi ve onun Ehl-i Beyt'ini sevmeyen Müslüman olur mu? İşte bin yıldan beri, bütün Sünni aileler çocuklarına Ali, Hasan, Hüseyin isimlerini severek, isteyerek koyuyorlar. Beri yanda Yezid ismini de küfür, hakaret niyetiyle ağızlarına alıyorlar. İşte Türkiye'mizde milyonlarca Ali, Hasan, Hüseyin isimli Sünni vardır da aramızda Yezid isimli bir tek işi yoktur. Bütün bunlara rağmen Alevi kardeşlerimiz, Alevi olmayan soydaşlarına Yezid nazarıyla bakmaktadırlar.
Hz.Muhammed (yaklaşık 570-632) Yahudi-Hıristiyan geleneğine dayanan ve tektanrılı bir din olan İslam'ın peygamberi olmadan önce kervanla ticaret yapan bir tacir ve başarılı bir askerî liderdi. Öldüğünde (kutsal şehirler Mekke ve Medine'nin de içinde olduğu) Arap Yarımadası bu yeni inanış etrafında birleşti fakat sonrasında başlayan hizipçilik iç savaşlara neden oldu. Şiiler Hz. Muhammed'in ailesine vahiy geldiğine inandı ve (mistik bir gelenek olan tasavvufa ilham olmasıyla bilinen) damadı Hz. Ali'yi, sonrasında da torunu Hz. Hüseyin'i desteklediler. Bu sırada Sünniler, öğretinin ve inancın sembolleri olarak halifelerin halka liderlik yapmaları gerektiğine inanıyorlardı. 680'deki Kerbela Olayı'nda Emevilerle uzlaşmaya çalıştığı sırada Hz. Hüseyin'in şehit edilmesi bu iki tarafı sonsuza dek ayırdı. İç çatışmalar dış fetihleri durdurmadı; 730 yılında Emeviler Iberya'dan Hindistan'a ulaştılar. Günümüzde Şii mezhebini benimseyen Iran, Pers Imparatorluğu sırasında Sünnilerin güçlü bir kalesiydi. Babürler ve Osmanlılar Sünni'ydi. Suud Hanedanı'na ait Sünni Vehhabi güçleri 1744'ten sonra rağbette olan Şiiliği baskılayarak Arap Yarımadası'ndan kaldırdı.