Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şüphesiz ki, tarih içerisinde kendisine verilen görevi yerine getirmesi bakımından insanların en büyüğü, en cesuru ve örnek alınacak şahsiyetlerinin ilki, Allah'ın Resulü Muhammed (s.a.v.)'dir.
Necmettin Erbakan
..."Bana ahirette geldiğinizde başka türlü kusurla, günahla gelin, amma kul hakkıyla gelmeyin." buyurmuştur. | Hz. Muhammed (s.a.v)
Sayfa 80 - MGV YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hz. Peygamberin (s.a.v.) Tebliği
'' Ey Muhammed! Sen öğüt ver! Esasen sen, sadece bir öğüt verensin. Sen onlara zor kullanacak değilsin.'' (Ğaşiye,21-22) ''Ey Muhammed! Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde tartış; doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir.''(Nahl,125)
Sayfa 15 - Hikmetevi YayınlarıKitabı okuyor
Doğruydu, Hazreti Muhammed'e (s.a.v.) açıkça sataşılmıyordu ama, diğer Müslümanlara akla durgunluk veren işkenceler yapılıyordu.
Öyleyse Allah (c.c.)'ın dinini emir ve nehiyler yönünden farz olan ibadetler temsil ediyorsa, akaid yönlerinde de Allah (c.c.)'ın şeriatı ve kanunları temsil eder. Bu yönler birbirinin tamamlayıcısıdır. Bu cüzlerden herhangi biri kaybolduğu anda din, varlığını kaybeder. Çünkü İslâm, tüm parçaları düzgün biçimde dizilmiş bir cihaza benzer. Cihazın bir parçası eksik olsa veya yabancı bir parça eklense bu cihaz çalışmaz. En güzel vasıflar Allah (c.c.)'a aittir. Hz. Muhammed (s.a.v.)'e indirilen şeriat ile son şeklini alan bu mükemmel din, kaynağı beşerî ideoloji olan hiçbir sistemle uyuşmaz. Grubu ne olursa olsun hiçbir yabancı kan kabul etmez. Eğer insanlar Allah'tan indiği şekliyle bu dini alır, kalpleri mutmain oldukları halde bunun hükmüne boyun eğerlerse bu dinin çizgisine girmiş olurlar. Usul-ü fıkıh yönünden ayete dönecek olursak: Ayetin zahiri, kim kalben razı olarak Allah (c.c.)'ın şeriatını anayasa kabul etmezse mü'min değildir, şeklindedir.
Mekke’ye döndüklerinde Hz. Hatice, Meysere’nin kendisine gelip yolculuk raporunu vermesini sabırsızlıkla bekliyordu.
Sayfa 45 - Tilki KitapKitabı okuyor
Reklam
Moladan sonra kervan tekrar Mekke’nin yolunu tuttu. Mekke’ye dönerken Meysere o çok sıcak havada bulut şeklindeki iki meleğin Peygamberimiz'i (a.s.m) gölgelediğini gördü. Üstelik sürekli Peygamberimiz'i (a.s.m) takip eden, o durunca kendileri de duran iki bulut… Şüphesiz ki bu olağanüstü bir durumdu.
Sonunda Şam’daki işlerini bitirip dönüş hazırlıklarına başlamışlardı. Derken yola koyuldular. Yolculuk esnasında çok yoruldular ve dinlenmek için mola verdiler. Allah Rasûlü (s.a.v) de dinlenmek için yaşlı bir ağacın altını tercih etmişti. Meysere çok geçmeden koşarak gelen birini gördü. Şüphesiz ki o, kendilerini uzaktan uzağa seyreden Rahip Mastûra idi. Meysere’nin yanına gelerek: - Şu ağacının altında gölgelenmek üzere oturan da kim? Meysere cevap verdi: - O Muhammedü’l Emin. Muhammed bin Abdullah. Harem ehlinden Kureyş kabilesinden biri. Rahip Mastûra’nın istediği cevap bu değildi. Zaten heyecanlı bir şekilde onun kim olduğunu sorarken de bir şeyler ifade etmek istiyor gibiydi. Siz onu tanımıyorsunuz der gibi bakışları vardı ve başka bir soru yöneltti: - Peki onun gözlerinde bir miktar kırmızılık var mı? Meysere cevap verdi: - Evet, var. Rahip Mastûra’nın kanaati kesinleşmiş gibiydi: “Allah’a yemin ederim ki şimdiye kadar bu ağacın altında Nebi’den başka kimse konaklamamıştır. Şüphesiz ki o, bu ümmetin beklediği peygamberdir. Hem de peygamberlerin sonuncusudur.
Hz. Muhammed (s.a.v) yanlarından ayrılınca adam Meysere’ye: “Lât ve Uzzâ adına yemin etmeyi kabul etmeyen bu adam da kim?” dedi. Meysere’ye cevap verme fırsatı tanımayarak şöyle dedi: “Sakın onun peşini bırakma, şüphesiz o nebidir.”
S. a. v şeklinde yazmayın. Çünkü bu bir duadır. Uzun yazılmasının çok fazla bereketi vardır. Hamza [b. Muhammed] el-Kinânî [ö. 357/968] şöyle der Hz. Peygamber’in (صلى الله عليه وسلم)  adı geçtiğinde “selâm” ifadesini bırakıp sadece “salât” yazıyordum. Rüyamda Hz.Peygamber’i (صلى الله عليه وسلم)  gördüm. Bana “Ne oluyor da bana  ettiğin salâtı tamamlamıyorsun?” buyurdu. Yazı esnasında salât ve selâm için yazmak gibi bir ya da iki harfle rumuz koyulması da mekrûh görülür. Her ikisini de tam olarak yazmak  gereklidir. O ikisi için ilk defa “صلعم “rumuzunu kullanan kimsenin elinin   kesildiği söylenir. (Imam Suyuti / Tedribur Ravi)
Reklam
Muhammedü’l Emîn, birisiyle alışveriş yaptı, her konuda anlaştılar; fakat o adam Peygamberimiz (a.s.m)’dan Lât ve Uzzâ adına yemin etmesini istiyordu. Peygamberimiz (a.s.m) Lât ve Uzzâ’nın ismini duyunca şöyle bir tepki verdi: “Ben, asla onlar adına yemin etmem. Zaten onlar kadar bana çirkin gelen bir şey de yok.”
Ticaret kervanı üç aylık bir yolculuğun ardından Şam’a ulaştı. Meysere de emredildiği üzere Peygamberimiz (a.s.m)’ı adım adım takip ediyordu.
Hz. Hatice kölesi Meysere’yi Rasûlullah'ın (s.a.v) emrine verdi. Ona sıkı sıkı tembihte bulundu: “Sana ne emrederse yerine getir, onu adım adım takip edeceksin ve her hâlini mutlaka bana bildireceksin!”
Maxime Rodinson'un da belirttiği gibi "Hz. Muhammed (s.a.v.) sosyalist değildi."
Sayfa 15 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Hz. Muhammed'den (s.a.v.) piyasa fiyatları­nı sabitlemesi istendiğinde "Şüphesiz fiyatı tayin eden ... Allah'tır" diyerek bu istekleri geri çevirmiştir.
Sayfa 15 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.