Kitaba başlarken inceleme yazmayı düşünmüyordum, demiştim ki kitap zaten kısa inceleme yazmayayım ama yanılmışım dolu dolu geçti sayfalar. Yer yer düz yazı şiire dönüştü, şiir düz yazıya... Sıkıldım okurken bunaldım, bir de ağladım... Gerçekten ağladım çünkü kanayan yarama tonlarca tuz döktü ... Sizinle de paylaşmak istiyorum bitirdiğim saatten
Topluluk içgüdülerimiz insanları içeridekiler ve dışarıdakiler olarak ayırmamıza sebep olur. Bu ilkel niteliklere kabilenin hor gördüğü davranışlarımızı gizlemek için taktığımız maskeleri de ekleriz ve baskı altında tuttuğumuz karanlık arzulardan oluşan bir gölge kişiliğin oluşmasına yol açarız. Atalarımız bu gölgenin ve getirdiği tehlikelerin farkındaydı ve bunun dualarla yok edilmesi gereken ruhlar ve şeytanlardan kaynaklandığına inanıyorlardı. Biz ise bunu "bana haller oldu" diyerek farklı bir efsaneye dayandırıyoruz.
İçimizdeki bu ilkel güç, bilinç düzeyine çıkınca tepki vermek zorunda kalırız...
Sayfa 15 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
“İstanbul’dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar kahveden başka be biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı olmaz.”
''...bir insan gerçek güzelliğin ancak sevgiyle oluşabileceğini, yani sevginin önkoşulu değil, sonucu olduğunu hiçbir zaman göremez; güzellik sevginin verdiği bir biçimdir.''