Sosyal Mühendislik
Endirekt yönden bir beyin yıkama operasyonu ; Toplumsal yapı nasıl bir sistem ön görüyorsa, sen, çocukların, senin ailen, senin çevren onu talep ediyor, onun dışında kaldığı zaman da buna direnemiyorsunuz ve yıkılıyorsunuz.Para pul önemli diyemiyorsunuz. Ev, yat, kat önemli değil diyemiyorsunuz dediğiniz zaman sizin bilginiz, evdeki kitaplarınız kimsenin karnını doyurmuyor. O varlık konusunda mücadele eden kitle size şöyle aşağılayarak baktığı zaman içinizdeki eşik değer yüksek değilse, ego denetim mekanizmaları güçlü değilse yıkılıyorsunuz. Demek ki, toplum endirekt yönden bireyleri o kadar büyük bir etki altına alıyor ki, bu etki altına almada o toplumu yöneten sistemlerin istediği gibi tüketmeye, istediği gibi düşünmeye, istediği gibi hareket etmeye mecbur kalıyoruz. Onların top on listelerindeki filmleri izlemek zorundayız. "Ne biliyoruz ki" filmini aramızda pek duyan yok herhalde. Ne güzel kuantum fiziği ile ilgili insan beyninin sırlarını farklı bir boyuttan inceleyen, kâinatı sorgulayan çok hoş bir film. Ama top onda yoktur.Niye? Toplum bize belirli şeyleri empoze ediyor, okuyacağımız kitaplar belli, falan filan yayın evlerinin en çok satan kitaplarını alıyoruz. Filan yazar, filan köşe yazarı hangi kitabı okuduysa o kitap yüz bin satıyor. Ama siz bir ömür vermişsiniz, bir tecrübe yığınından ibaret kitabınızı koyuyorsunuz kimsenin haberi yok. Nasıl "Ne biliyoruz ki" ne yaptı toplum bize, şekil verdi.Şu anda bu manada hepimiz beyni yıkanmış insanlarız.
Sayfa 416 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okudu
Karakter Aşınması (Richard Sennett)
Ayrıldığımızda veyahut öldüğümüzde aradan bir hafta dahi geçmeden yerimize ‘’yeni bir elemanın’’ bulunacağı bir iş için kendimizi ne kadar da hırpalıyoruz. Ruhumuzu, benliğimizi ve tüm bunların bir araya gelerek oluşturduğu karakterimizi görmezden gelerek dört elle sarıldığımız mesleklerimiz ne yazık ki bize aynı karşılıkta bulunmuyor. Günümüz
Reklam
Anlatıbilim Açısından Budist Sinema: Yeni Bir Türe Doğru mu?
Budizm’in sürekli olarak, bir din değil bir felsefe olduğu ileri sürülür. Bireysel düzlemde böyle olabilir, ancak kurumsallaşmış bir ideoloji olması dolayısıyla dinsel niteliği bulunuyor. Budizm, yaşamı acı ile tarifler. Bir tanrı inancı olmayan Budist ideolojiye göre, Buda, insanın içindedir. Bu özellik doğuştan gelir. İçimizdeki Buda kimileri
İnsan Bir Kere Ölür
Her bulunduğum yerde yitiriyorum seni Yanıbaşımda olduğun oluyor kimi gün Ya da ben oluyorum sessizce gözlerinde Bir yaprak kımıldıyor hafiften Bu sessizlik bir kasırga başlangıcı Kükremeye hazırlanışı denizin Bu, aslanların sarı, vahşi gözlerindeki ölüm parıltısı Bu bir yerde erimek Apansız yok olmak belki de Ve sonra susmak, susmak yüzyıllar
Sayfa 174
“Hayattaki amacımız (Tanrı’nın bizim için buyruğu), bu gücü hayalini kurduğumuz gerçekliği yaratmak için bilinçli bir şekilde kullanarak, içimizdeki Tanrı gücünü keşfetmemizdir. Bu yüzden bize hayal gücü verilmiştir.”
'' Manevi yaşam, tüm evreni anlamlı bir biçimde bütünleştiren bir dünya görüşünü temsil eder. Katı din kuralları içinde yetiştirilen çocuk, kendi dışında bazı kurallara göre yargılanacağına ya da ödüllendirileceğine inanır. Bağnaz din koşullandırmasının baskın olduğu aile ortamında yetişen çocuk, kendi yaşantı ve deneyimlerini zenginleştirecek , iç ve dış dünyasını araştırıp keşfedecek bir tutum yerine, körü körüne itaati, kendi düşünce ve duygularından utanmayı öğrenir. Bu tür aile ortamında yetişen insanlar, sadece kendilerini değil, bütün insanları yargılamayı öğrenirler. İnsan yaşantısı ve deneyimi değerli bir süreç olmaktan çıkmış, her insan ve olay, kendilerinin de tam anlamadığı bazı kurallara uygunluk derecesine göre değerlendirilmeye başlanmıştır. Evrenin bir bütün olduğu, bu bütün içerisinde yer alan her birimin, her olayın, kendine özgü, benzersiz bir yerinin bulunduğu; bu nedenle ailedeki her bireyin kendi yetenekleri, düşünceleri, duyguları içinde olduğu gibi kabul edilmesi gerektiği, manevi özgürliğin temelini oluşturur. Bu tür temel, bizdeki tasavvuf anlayışına yakın düşen, birleştirici, kaynaştırıcı, evrensel bir dünya görüşü geliştirir. Sağlıklı manevi yaşam, ailenin yetiştirdiği çocuklara verebileceği en güzide armağandır. Sağlıklı bir manevi temeli olan insanlar güler yüzlü, sevgi dolu, insanlara olduğu kadar doğaya da saygılı bireyler olarak yaşamlarını sürdürürler. ''
Reklam
439 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.