Çok kitap okudum ama çoğunu unuttum. Ama o zaman okumanın amacı nedir?
Bir zamanlar bir öğrencinin Ustasına sorduğu soru buydu. Usta o anda cevap vermedi. Ancak birkaç gün sonra, o ve genç öğrenci bir nehrin yanında otururken, susadığını söyledi ve çocuktan oradaki eski bir kirli elekle ona biraz su getirmesini istedi. Öğrenci başladı, çünkü bunun mantıksız bir istek olduğunu biliyordu. Ancak, Efendisine karşı çıkamadı ve eleği alarak bu saçma görevi yerine getirmeye başladı. Efendisine götürmek için süzgeci nehre her daldırdığında, ona bir adım bile atamadı, süzgeçte bir damla bile kalmadı. Onlarca kez denedi, ama kıyıdan Efendisine daha hızlı koşmaya çalıştığı kadar, su elekteki tüm deliklerden geçmeye devam etti ve yol boyunca kayboldu. Yorgun bir halde Usta'nın yanına oturdu ve "Ben o elekle su alamam. Affet beni usta bu imkansız ve ben işimde başarısız oldum" dedi. “Hayır yaşlı adam gülümseyerek cevap verdi; başarısız olmadın. Elek bak, şimdi yeni gibi. Deliklerinden süzülen su onu temizledi" "Kitap okuduğunda devam etti yaşlı usta ; bir elek gibisin ve onlar nehir suyu gibi" "İçinde akıttıkları tüm suyu hafızanda tutamasan da önemli değil, çünkü kitaplar ancak fikirleriyle, duygularıyla, hisleriyle, bilgileriyle, sayfalar arasında bulacağın gerçekle, zihninizi ve ruhunuzu arındıracak, sizi daha iyi ve yenilenmiş bir insan yapacaktır. Okumanın amacı budur”.
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
Reklam
Alıntıdır
Nietzsche diyor ki; "İnsanın kendine dayanabilmesi ve boşluğa düşmemesi için kendini gerçekten sevmesi gerekir." Her şey insanın kendini sevebilmesi ile başlar. Çünkü içinde olmayan şeyi başkasına veremez insan. Çünkü boşluğa düşmemek için kendine tutunabilmelidir en çok.
ALO 188
Mistik eğilimleri olan saplantılı bir matematikçi bir gün rüyasında yüz seksen sekiz sayısını görür. Ve rüyasının devamında küçük bir çocuk gü￾lerek ona şöyle der: “Bu sayının ne anlama geldiğini çevrendeki herkes bilecek ama sen bil￾meyeceksin!” Matematikçi uykudan uyanır uyanmaz bu sayının peşine düşer. Çünkü onun inançlarına göre hiçbir
«Orta Amerikada bir ülkede darbe oluyor. Bütün sanatçılar, yazarlar, şairler, bilim adamları, öğretmenler içeri. Görüş yok. 2 hafta, 3 hafta, 6 ay, 1 yıl. Dünyadaki bütün hukuk örgütleri, demokratik örgütler araya giriyorlar: "İnsanları içeri attınız dört duvar arasına, bari 1 seferlik bir görüş günü düzenleyin. Sevdikleriyle
Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu
Molière
Molière
son yazdığı "
Hastalık Hastası
Hastalık Hastası
" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar, yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar.
Molière
Molière
ölüme alkışlar içinde gider. Aynı gece saat 10'da veremden ölür .
Soren Kierkegaard
Soren Kierkegaard
"
Meseller
Meseller
" kitabında şöyle diyordu; "Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek."Savaşlar, açlıklar, salgınlar, ölümler, katledilen hayvanlar. Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa. Ve bir tiyatro gibi sanki olup bitenden habersiz seyreden biz insanlar.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.