Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MACKLEMORE'UN BESTELEDİĞİ HIND'S HALL ŞARKISININ SÖZLERİ Evet, insanlar, gitmeyecekler Barış istemenin ve Filistin'i elden çıkarmanın neresi tehditkâr? Sorun protestolar değil, neyi protesto ettikleri. Ülkemizin finanse ettiği şeylere ters düşüyor (Hey) Filistin özgür olana kadar barikatı engelleyin (Hey) Filistin özgür olana
Tam Göğsünüzün Ortasında Bir Yeriniz Acıyacak Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz… Sokağa fırlayacaksınız… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak
Reklam
Hayatımıza kimi alacaksak ilk gördüğümüz anda hep “ bu o ” dememiz gerektiğine inanırdım, aksini iddia edenlerle tartışır, hayır canım zamanla sevgimi olur diye ti ye alırdım bir güzel. Oluyormuş, hatta birini daha çok sevebilmek için ya da birine olan sevginin günden güne artması için onun yanında olmasına da gerek yokmuş, başlangıcı yeterliymiş. En zor zamanlarımda Allah'ın benim karşıma çıkarttığı bir şans olarak görmüştüm ben onu. Her şeyden önce karakterine inanmıştım. Bana hayatım boyunca bir çok insan kötülükle yaklaştı ve ben onlara karşı nasıl gard alacağımı hep bildim. Elbet onlardan da yaralar aldım ama sarsılmadım, ağlamadım. Ağladıklarım oldu tabii, güldüklerim, kahkaha attıklarım, sinir krizi geçirdiklerim de oldu geçmişimde ama hiçbirinden asla pişmanlık duymadım, ta ki sana kadar. Sen bana hiç bilmediğim bir yerimden yaklaştın, iyilikle. Ben hep “ o kadar da iyi bir insan değilim ” derim ya hani, meğer o kadar da iyi bir insanmışım aslında. Dost olacaksın zannettim önce bana. İstemedim seni, bakamadım bana baktığın gibi sana, sonra bir çocuk gördüm gözlerinde benimkinin aynı. Aynı benimki gibi yaralı, eksik. Gün geçtikçe tamamlanacağına daha da eksilmiş bir çocuk.
Bir olgu varsayalım. Kişi bu olguya dair duyuları ile bilgi ediniyor. Daha sonra kendisinde önceden var olan halihazırda ki bilgisi yeni veriyi birleştiriyor ve bu olgu hakkında birtakım fikirler ediniyor. Bu tarz bir fikir edinimi eksik olduğu gibi yanlış da olabilir çünkü bir doğrulama aşaması yok ve aynı zamanda öznel. Bilim ise kendine has yöntemi ve nesnellik özelliği ile olgular hakkında kapsayıcı ve daha doğru olduğunu iddia edebileceğimiz bilgiler ortaya koyuyor. Durkheim'in önsöz kısmındaki bu alıntı da sosyal olayların da nesnel ve kendine has yöntem ile incelenmese gerekliliğinden Sosyoloji'nin bir bilim olduğunu söylüyor 'kanaatimce.'
Görkem Alptekin

Görkem Alptekin

@murevvet
·
07 Mayıs 17:32
Bilincimiz belli bir noktaya kadar bu olguları tanımamızı sağlar, fakat bu yalnızca duyular sayesinde sıcaklığı veya ışığı, sesi veya elektriği tanımamız gibidir. Bilincimiz bu olgularla ilgili karmaşık, geçici ve öznel izlenimler sunar, ama açık ve birbirinden ayrı düşünceler, açıklayıcı kavramlar sunmaz.
Sayfa 16 - Doğu Batı YayıneviKitabı okuyor
Evrendeki karmaşık sistemi materyalist çevrelerini iddia ettiği gibi tesadüflerle değil 'bilinçli bir tasarım' sonucunda yaratıldığını ortaya koyarak ateist çevreleri paniğe sürükleyen biyokimya sizce kimdir?
Veda hutbesi.
Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. "Ashabım! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden
Reklam
CHP'li Umut Akdoğan'ın Meclis kürsüsünden İslam'ı ve Müslümanları hedef alan açıklamaları tepki çekti. Akdoğan, konuşmasında, "Ey zalimler, ister vali olun ister hakim; boşa çiğniyorsunuz yalan dünyayı. 1400 senedir yapıyorsunuz bunu. Nesimi'nin derisini yüzerken yaptınız bunu. Hallac-ı Mansur'u asarken,
Nede kolay hüküm veriyoruz halbuki !
"Herhangi bir kimse, din kardeşine 'Ey kâfir!' derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne ala. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner." (Müslim, 1/319) “Yani bir Müslüman din kardeşini fasık veya kafir olmakla suçlarsa, suçladığı kimse gerçekten öyle olsa bile onu suçlayıp teşhir etmek caiz değildir. Eğer fasık dediği kimse fasık değilse kendisi fasık olur, kafir olduğunu iddia ettiği kişi kafir değilse, bu söz geriye dönerek söyleyenin kafir olmasına sebep olur. Çünkü o, bu sözle bir müminin kafirliğine hükmetmiştir. Hükmettiği kişi gerçekten kafir değilse, kendisinin küfrüne hükmetmiş olmaktadır. Böyle bir suçlama ise bir Müslümanın kendi kendine yapacağı çok büyük bir kötülük olur. “ Lütfi Şentürk & Seyfettin Yazıcı
Cehennemi görmüş gibi bakıyor, ama cennet gibi gözüküyor. Tüm o kaleleri bu kız yıktı ise, neden bu kadar üzülüyor ? Av gibi yürüyor, ama avcı gibi düşünüyor. Bütün o canları o kurtardı ise, neden şimdi saklanıyor ? Kuş gibi süzülüyor, ama kanatsızmış gibi çırpınıyor. Uçsuz bucaksız gökyüzünü gözlerine sığdıran o ise, neden uçmayı unutup düşüyor? Prensesmiş gibi algılanıyor, ama suçlu gibi davranıyor. Olduğunu iddia ettikleri her şey yalansa, bu kız o gözler bakmadığında kim oluyor ? - ʚїɞ
Vücud ve iç
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Reklam
Her sabah pembe erguvan renkli ışıkları ile uzak tepelerin ardından, en soğuk günlerde bile sıcacık doğan kocaman yıldız başımızın üstündeki o devasa ateşten top, "Bütün bunlar BENİM isiklarim!" diyebiliyor mu acaba? Ya da şu etraftaki cazibesine kapılmış donup duran gezegenler için,"BANA AİT " diye bir iddia da bulunabiliyor mu? Hayır! Hayır! Güneş "BENİM" diyemiyor, "BANA AİT!" de diyemiyor... Tıpkı oreki yıldızlar gibi onun da bir benliği yok çünkü. O, böyle bir özelliğe sahip değil. Yaratildigi günden beri de hiç olmadı. Güneş'e, Ay'a, yıldızlara, galaksiler tanınmayan "BEN" diyebilme imtiyazı sadece bize tanındı.
"Amiel "manzara bir ruh hâlidir" der. Fakat bazı manzaralar vardır ki bizi Amiel'in iddia ettiği kadar serbest bırakmaz. Hülya ve düşüncelerimize kendiliğinden bir istikamet verirler. Bu esrarlı dehliz öyle teşekkül etmiştir ki, bir tarafında yaşanan şey, öbür tarafında bir hâtıra gibi tadılır. (...) Tıpkı hoparlörle dışarıdan dinlenen bir opera gibi, bütün hareket adesenizin dışında kalır: Siz yalnız musikiyi duyarsınız. Her iki kıyı birbirine saatlerin aynasını tutar."
Beş Şehir
Beş Şehir
Dinden Soğutan Dindarlık Krizi Bir dindarlık düşünün ki; partisinde, vakfında, derneğinde ve dergâhında büyük bir mücahit gibi görünüyor ama evine döndüğünde ahlaksız bir insana dönüşüyor. Nezaketsizliği, kırıcılığı, kabalığı, merhametsizliği kendi eşini ve çocuklarını bile kendisinden uzaklaştırıyor. Dışarıdaki o mücahitten evdekilerin payına
Aşık Olabilirsiniz... (Pakize suda)
Tam gögsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak... Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz... Sokağa fırlayacaksınız... Sokaklar da dar gelecek.. Tıpkı vucudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi... Ne denizin mavisi açacak içinizi, Ne pırıl pırıl gökyüzü... Kendinizi taşımayacak kadar çok büyüyecek, Bir yandan da
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.