Kitap, Harp Okulu'nda kurmay yüzbaşı olan Selim Pusat'ın bir harp tarihi dersinde kıralcı olduğunu itiraf etmesiyle başladığı bedbaht hayatını konu eder. Bu itiraftan sonra hapse atılmış ve medya kendisine birçok iftiralı sıfat takmıştır. Vatanseverliği alışılmamış bir ideolojiden gelen Pusat, vatan hainliği, casus, padişahlık isteyen bir ihtilalci olarak tanıtılmıştır. Arkadaşı Şeref de hapse atılmış ve Pusat'a "Tiyatro bitti. Beklemeye lüzum görmüyorum." diyerek intihar etmiştir. Bana göre kitabın en duygusal noktası Pusat'ın kimsesiz Şeref'i gömmesi ve mezarının başına "Arkadaşım Şeref" yazdırmasıydı. Hapisten çıktıktan sonra Pusat, kendisine atılan iftiralara bağlı olarak insanlardan tiksinmiş ve kendisini eve kapatmıştır. Karısı Ayşe Pusat ve oğlu Tosun intihar etmemesi için tek sebeptir.
Bir öğretmen olan Ayşe, öğrencilerinden Güntülü'yü Selim'le tanıştırır. Selim kendisinden 25 yaş küçük bu kıza önceleri inkar ettiği sonradan kabul ettiği bir aşk duygusu ile bağlanır. Olaylar bunların üzerine gerçekleşir.
Hüseyin Nihal Atsız'ın aşırı ve alışılmamış siyasi görüşü bir kenara bırakılarak okunmalıdır. Birçok önyargıyı sileceğine ise eminim.
Hüseyin Nihal Atsız'ın tarih, mitoloji, dil ve edebiyat bilgisiyle harmanlanmış eser ayrıca Atsız Beğ'in merak edilen dini düşüncesine de ışık niteliğindedir.
Keşke hak ettiği değeri görseydi diyorum ve okumayan herkese tavsiye ediyorum.