Buradaki oyuncular, gözleri kızarmış, bitip tükenmiş, yüzleri çizgiler içinde, güneş altında çalışıp kavrulmuş adamlardı. Bir adam nefret ederek yaptığı ve köle gibi çalıştığı işinden, evine, bozuk televizyonlu, ağlayan bebekli, bir zamanlar o kamyonetin arka koltuğunda oynaştığı, ama artık kendini salmış ve ona nefretle bakan karısına dönmek istemediği için buraya gelirdi.
Sayfa 184 - MARTI YAYINLARIKitabı okudu
Ihanetin gözleri dostça bakınca ne Sezar kurtulur ne de Şahmaran
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Gözleri daha nelere şahit olacak. Her zaman böyledir, karanlık, çaresiz ve dar günlerde dostlar azalır. Hep böyledir, yenilgi beraberinde yeni yenilgiler getirir. Hep böyledir; acı günlerde, ihanetin, düşmanlığın, riyakarlığın fetbazlığın, sahtekarlığın keyfine diyecek yoktur. Kurt dumanlı havayı sever; ihanet de dar ve acı günleri...
Sayfa 215Kitabı okudu
"İstanbul...Ey İstanbul ey! Acılar kraliçesi... İhanetin ve ihbarların Arkadan dolaşan bıçağı Ve bütün ödeşmelerin, yüzleşmelerin, Erkekçe vuruşmaların kaçağı! Beni harcadın ulan, beni sattın, Utanmıyor musun?"
Sayfa 29 - MonaKitabı okudu
Ve sen gözleri ceylan bakışlı yârim. Hiç mi utanmadın seni seven bir kalbi yalanlarına inandırırken? Hiç mi kızarmadı yüzün bu ihanetin adını aşk koyarken? Doğru sen kalp değil taş taşıyordun.
Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında. Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir
Reklam
94 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.