Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün, düşünemeyeceğin kadar Başım belada! Köşe başları tutulmuş, Üstelik yağmur yağmada.. İler-tutar yanı yok! Fişlenmişim, adım-eşkalim bilinmekte. Üstelik, göğsümde, yani tam şuramda, Kirli sakalıyla
"Beni seç," diye fısıldadım. ... "Daima sendik." Daima seni seçecek. "Yemi şafağı karşıla Cal. Benimle birlikte. Bizimle birlikte." Gözleri bize doğru yürüyen Maven'e kaydı. Kardeşler göz göze geldiğinde, benim anlamadığım bir şekilde, adeta gözleriyle konuştular. Bizi seçecek. "Daime sendin," diye tekrarladı; bu sefer sesi pürüzlü ve mahvolmuş gibiydi. Binlerce ölümü, binlerce ihanetin yükünü taşıyordu. Herkes, herkese ihanet edebilir, diye hatırladım. "Kaçışlar, saldırı, güç kesintileri... Hepsi seninle başladı."
Sayfa 334Kitabı okudu
Reklam
İhanet karanlıktır, dehşet vericidir..Ve hainler de geveze olur.... Onların gözleri ürkek olur.. Ayrıca ihanetin kendine özgü bir kokusu, sonradan ağızda bıraktığı kendine özgü bir tadı vardır.. acı tattır bu.
Sayfa 117Kitabı okudu
İhanetin gözleri dostça bakınca ne Sezar kurtulur ne de Şahmaran
Sayfa 127Kitabı okudu
Şehvetin gözleri kör, kulakları sağırdır; İffete ihânetin bedeli çok ağırdır.
Sayfa 267Kitabı okudu
ihanetin gözleri dostça bakınca Ne Sezar kurtulur ne de Şahmaran Ölümsüz sevgiyi, nefreti gördüm Dost bildiğim yüzde hiddeti gördüm Sessizce yanaşıp sinsice vuran Bir Şahmaran gibi ihaneti gördüm
Reklam
Fetih Yargıcı, daima haklıydı ve bunu bildiğimin farkındaydı. Başıma gelenlerden kendimi sorumlu tuttuğumu biliyordu. Bunu daha önceden de biliyordu ve beni daha önce de bu konuda uyarmıştı. Ama ben, herkesi dikkate alırken en çok dikkat etmem gereken kişiye sırtımı dönmüştüm. Bütün yaptıklarına rağmen Kumral'ın gözlerinde gördüğüm taze bir acıdan başka bir şey değildi. Bakışlarına kenetlenmiş bir ihanetin ardına saklanan karamel rengi gözleri, birkaç saniyeliğine her şeyi ele vermiş gibi kendini bıraktı ve çok geçmeden yeniden donmuş bakışlar gözlerinde peyda oldu.
Gerçekler, çığ gibi üzerime yığıldığında düşünmeye bile iznim yoktu. Hayatım sandığım insanın bana ettiği ihanetin acısmı çeke meden, olanları sindiremeden, hayatta olduğunu bildiğim tek akrabamın canı uğruna savaşmaya çalışmıştım. Ama hiçbir zaman kazananı olmayacak bir savaştı bu. Fetih Yargıcı'nın kulakları sağır, gözleri kördü artık bana. Duymuyordu yalvarışlarımı, çaresizliğimi görmüyordu. Teslim oluşlarımın bir anlamı yoktu, affedilmek bir ke lime olarak manasını yitirmişti. Ben yerde sürünen bir böcek kadar değersiz, anlamsız ve hiçtim. Öyle ki kana susamış gözlerini bir an bile gözlerimden ayırmadan, içi saniye dahi sızlamadan ve hiç düşünmeden hareket edip Dila'nın yaşamına son vermişti. Benden nefret ederek can veren kuzenimin, Kumral'ın ayaklarının dibine düşen cansız bedeni hiç görünmediği kadar zayıf görünmüştü gözlerime. Belki de ruhu kadar renkli, orman yeşili gözleri açık kaldığı içindi bu feryatlarım. Ama boştu işte. Yankılanan tüm çığlıklar, korkunun sesi, intikam uğruna edilen yeminler ve öfkenin küfürleri anlamsızdı. Bu sesleri çıkaran herkes sadece karanlığın içinde nefesi son bulan Dila'nın ölümüne hiçbir şey yapamadan saniye saniye seyirci olmuştu.
MİRDAD: İnsanın zamansız doğuşunda, evrenin üst kutbundaki iki baş melek arasında geçti bu konuşma: Dedi birinci baş melek: Harikulade bir çocuk doğdu dünyaya; dünya kaplandı ışıkla. Yanıt verdi ikinci baş melek: Görkemli bir kral doğdu cennete; cennet doldu neşeyle. 1: O, cennet ve dünyanın birleşmesinin meyvesidir. 2: O sonsuz birlikteliktir;
61 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.