"Beni seç," diye fısıldadım.
...
"Daima sendik."
Daima seni seçecek.
"Yemi şafağı karşıla Cal. Benimle birlikte. Bizimle birlikte."
Gözleri bize doğru yürüyen Maven'e kaydı. Kardeşler göz göze geldiğinde, benim anlamadığım bir şekilde, adeta gözleriyle konuştular. Bizi seçecek.
"Daime sendin," diye tekrarladı; bu sefer sesi pürüzlü ve mahvolmuş gibiydi. Binlerce ölümü, binlerce ihanetin yükünü taşıyordu. Herkes, herkese ihanet edebilir, diye hatırladım. "Kaçışlar, saldırı, güç kesintileri... Hepsi seninle başladı."
İhanet karanlıktır, dehşet vericidir..Ve hainler de geveze olur.... Onların gözleri ürkek olur.. Ayrıca ihanetin kendine özgü bir kokusu, sonradan ağızda bıraktığı kendine özgü bir tadı vardır.. acı tattır bu.
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat
En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Esselâmu aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berekâtûhû..
﴾﷽﴿
Tahrif hareketleri iki yıldır indirilmiş ve okunmayı bekleyen bir eserdi. Bu sürede okumamamın sebebi kitap hâli ile temin etme niyeti idi, ki nasip olmadı. Basımı olmadığını söyleyip şişirilmiş fiyata satan fırsatçılardan ötürü malesef alamıyorum. Bu da gönlümde, İnşaAllah nasip olur.
Rue, kız kardeşi ve annesiyle güvenliği olmayan bir kesimde yaşayan mutlu bir ailedir. Lakin her şey annesinin kim olduğu bilinmeyen kişiler tarafından üstelik Rue' nun gözleri önünde öldürülmesi bizim kızımızın hayatını tamamen değiştiriyor. Bu olayın akabininde yıllardır görmediği babasını karşısında görünce bu vahim durumun peşine dahi
Rue, kız kardeşi ve annesiyle güvenliği olmayan bir kesimde yaşayan mutlu bir ailedir. Lakin her şey annesinin kim olduğu bilinmeyen kişiler tarafından üstelik Rue' nun gözleri önünde öldürülmesi bizim kızımızın hayatını tamamen değiştiriyor. Bu olayın akabininde yıllardır görmediği babasını karşısında görünce bu vahim durumun peşine dahi
Rabia Gümüş
Yaralı kalbini Iğdır’a ilk geldiği gün gördüğü adama veren Ustteğmen Mihrem,anne ve babası abisiyle ikisinin gözleri önünde katledildigi günden itibaren diğer çocuklar annesiz babasız kalmasın diyerek vatanı için kendini feda etmiş başarılı bir askerdi
Uğradığı ihanetin acısını yüreğinden silemeden hayatına dolu dizgin dahil olan Mihrem ile bir daha sevda denizinde asla kulaç atmayacağını düşünen,tum yanlışların doğru olduğuna şahit olan,eskiden tatmadığı masum duygular ile kuşatılan kalbinin sesine kulak veren Teğmen Semih in,o cok güzel seven yüreğine hayran kaldım arkadaşlar
Kendi kalbi cayır cayır yanarken, kimsenin canının yanmasına istemeyen Mihrem,kabullendiği bu aşka sahip çıkabildi mi?
Mihrem in sırları neydi?
Semih bu sırları öğrendi mi?
Mihrem,Gamze ile Emre yi nereden tanıyordu?
Mirza kimdi?
Mizgin kimdi?
Peki Semih,Mihrem in kim olduğunu ilk baştan beri biliyordu muydu?
Tüm cevaplar eserde.Ben şimdiden büyük bir merakla devam kitabını bekliyorum arkadaşlar İnsallah en en yakın zamanda kavuşuruz
ihanetin gözleri dostça bakınca
Ne Sezar kurtulur ne de Şahmaran
Ölümsüz sevgiyi, nefreti gördüm
Dost bildiğim yüzde hiddeti gördüm
Sessizce yanaşıp sinsice vuran
Bir Şahmaran gibi ihaneti gördüm
_İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi -1923_
_Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir. Efendiler, tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla,
Fetih Yargıcı, daima haklıydı ve bunu bildiğimin farkındaydı. Başıma gelenlerden kendimi sorumlu tuttuğumu biliyordu. Bunu daha önceden de biliyordu ve beni daha önce de bu konuda uyarmıştı. Ama ben, herkesi dikkate alırken en çok dikkat etmem gereken kişiye sırtımı dönmüştüm. Bütün yaptıklarına rağmen Kumral'ın gözlerinde gördüğüm taze bir acıdan başka bir şey değildi. Bakışlarına kenetlenmiş bir ihanetin ardına saklanan karamel rengi gözleri, birkaç saniyeliğine her şeyi ele vermiş gibi kendini bıraktı ve çok geçmeden yeniden donmuş bakışlar gözlerinde peyda oldu.
Gerçekler, çığ gibi üzerime yığıldığında düşünmeye bile iznim yoktu. Hayatım sandığım insanın bana ettiği ihanetin acısmı çeke meden, olanları sindiremeden, hayatta olduğunu bildiğim tek akrabamın canı uğruna savaşmaya çalışmıştım. Ama hiçbir zaman kazananı olmayacak bir savaştı bu. Fetih Yargıcı'nın kulakları sağır, gözleri kördü artık bana. Duymuyordu yalvarışlarımı, çaresizliğimi görmüyordu. Teslim oluşlarımın bir anlamı yoktu, affedilmek bir ke lime olarak manasını yitirmişti. Ben yerde sürünen bir böcek kadar değersiz, anlamsız ve hiçtim. Öyle ki kana susamış gözlerini bir an bile gözlerimden ayırmadan, içi saniye dahi sızlamadan ve hiç düşünmeden hareket edip Dila'nın yaşamına son vermişti. Benden nefret ederek can veren kuzenimin, Kumral'ın ayaklarının dibine düşen cansız bedeni hiç görünmediği kadar zayıf görünmüştü gözlerime. Belki de ruhu kadar renkli, orman yeşili gözleri açık kaldığı içindi bu feryatlarım. Ama boştu işte.
Yankılanan tüm çığlıklar, korkunun sesi, intikam uğruna edilen yeminler ve öfkenin küfürleri anlamsızdı. Bu sesleri çıkaran herkes sadece karanlığın içinde nefesi son bulan Dila'nın ölümüne hiçbir şey yapamadan saniye saniye seyirci olmuştu.
MİRDAD: İnsanın zamansız doğuşunda, evrenin üst kutbundaki iki baş
melek arasında geçti bu konuşma: Dedi birinci baş melek:
Harikulade bir çocuk doğdu dünyaya; dünya kaplandı ışıkla. Yanıt verdi
ikinci baş melek:
Görkemli bir kral doğdu cennete; cennet doldu neşeyle.
1: O, cennet ve dünyanın birleşmesinin meyvesidir.
2: O sonsuz birlikteliktir;