Al-i İmran Sûresi
4. Buharî'nin Said b. Cübeyr'den rivâyet ettiğine göre, bir adam İbn Abbas (r.a.)'a şöyle der; Kur'ân'da, bana birbirleriyle çelişkili gelen bazı şeyler buluyorum. İbn Abbas(r.a.), Onlar nedir?" diye sorunca adam şöyle sıralar: "Sura üflendiği zaman, artık ne aralarında soy sop vardır, ne de birbir­lerini
GÖNÜL GEMİMİZİN SEYRİ HANGİ LİMANA?
🌼 Gönül; nefs, şeytan, dünya ve şeytanlaşmış insanlarla savaşta bir karargâh gibidir. Karargâhın konumu ve savaşta askerleri idare eden karargâh komutanın durumu bir savaş açısından ne denli önemliyse sıralanan düşmanlarla mücadelede gönül ve gönül sahibi de o denli bir öneme sahiptir. Merkez/gönül, konum ve taktik açısından düzenli ve stratejik
Reklam
İrâde: Müridlik, dervişlik, taleb, arzu, dilemek, istemek. İrâde edene mürid, irâde edilene murâd denir. Bu manada mürid tâlib ve âşık, murâd matlûb ve maşûk manasına gelir. Sûfîlere göre Allah da insan da hem mürid hem de murâddır. Fakat Allah'ın mürid ve murâd olması insanın mürid ve murâd olmasından öncedir. Elden geldiği kadar çok ve ihlaslı olarak amel ve ibadetle meşgul olmak, fakat buna değer vermemek, ameli Allah'tan bilmek de irâde, mürid ve murâd kavramlarının şumulüne girer.
Sayfa 203Kitabı okudu
İbn'ûl Arabî hazretleri bir kitabında şöyle der: "Arzun sahih olsaydı, sana çareler gösterilirdi." - Sanırım her halükarda samimi, dürüst, ihlâslı, saf, katışıksız temiz bir yaşantı ve duygu ile karakterize olmak lazım gelir.
Günümüzde bütün insanlık mutluluğun peşinden koşmaktayken, Kur'ân-ı Kerîm'de ve diğer kutsal metinlerde dünyada mutlu bir yaşama erme hususunda herhangi bir emir yoktur. Ama sabırlı, dürüst, takvalı ve ihlaslı birer insan olmak konusunda birçok emir vardır.
Sayfa 149 - Hayy KitapKitabı okudu
Riya düşüncesinin sadece kalbe doğması, tabiatın ona meyledip sevmesi ve onunla çekişmesi, onu kabul edip işlemeye meyletmedikçe bir zarar vermez. Çünkü şeytanın vesveselerine engel olmak ve aşırı isteklere meyledemeyecek kadar fıtratı kontrol altına almak, kulun gücü dâhilinde değildir. Bu konuda kulun yapılabileceği en ileri derecedeki şey, nefsin istek ve arzularına iğrenerek, onları engelleyerek ve icabet etmeyerek karşı koymaktır. Bunu da din ilminde istifade ederek yapabilir. Bunu yaptığında mükellef kılındığı şeyi yerine getirme hususunda yapabileceği şeylerin en uç noktasını yapmış olur. Kişi ibadetini bitirdikten sonra o ibadetini birilerine anlatmamalıdır. Ancak riyadan emin olursa ya da başkalarının kendisini örnek alacağı zannı taşıyorsa anlatabilir. Ancak kul farkında olmadan amelime gizli riya karışıbilir korkusu içinde olmalıdır. Çünkü böyle bir durumda Allah'ın gazabına uğrar ve ameli reddedilir. Bu korku ve endişe amelin sadece başında değil devamında ve sonunda da bulunmalıdır. Hatta amelin başında o ameli sırf Allah için yaptığına ve ihlaslı olduğuna kesin olarak inanmalıdır ki, sağlam bir niyet meydana gelsin. Çünkü niyet kesin ve kararlı olarak bir şeye azmetmek demektir. Bundan dolayı şüpheli ve ihtimalli şeylerle bir arada olmaz.
Sayfa 165
Reklam
315 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.