Jön Türkler ve Yahudiler
Elbette konuyla ilgili çok doğru-yanlış ya da çelişkili bilgiler var ama bazı Avrupalı yazarlar, Jön Türk hareketini ve İttihatçıları, Yahudilerin, Dönmelerin ve gizli Yahudilerin elinde oyuncak olan bir Yahudi-Mason komplosu olarak nitelerler. 1908 Jön Türk darbesi öncesinde, Avrupalı Siyonist Yahudiler, Osmanlı vatandaşı olan Yahudileri
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Reklam
Eserlerimiz yurt dışına en çok "Üç Abdül Dönemi" diye anılan üç sultan döneminde ( Abdülmecid, Abdülaziz, II. Abdülhamid) götürülmüştü.Bunların içinde en çok da II. Abdülhamid ile Osman Hamdi Bey döneminde yağmaya tanık oluyoruz.
II. Abdülhamid Dönemi ve Meşrutiyet Dönemi
... İdareye meclis hâkimdir. Padişah ikinci plandadır. Ancak meşrutiyet yürürlükten kaldırılıp meclis dağıtıldıktan sonra şahsî hâkimiyetini kurabilmiş, dizginleri eline alabilmiştir ki, Sultan Abdülhamid bu dönemden sorumludur.
Sayfa 466 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
Bürokrasi-Hükûmet Denklemi
Osmanlı Devleti'nde Tanzimat ile birlikte güç kazanan sivil bürokrasi; kanunu, yani devlet idaresinde objektif kuralları temsil eden bir kurum olarak, din ve devletin selameti adına hükümdarın karşısına çıkma gücüne hemen hemen her dönem sahip olmuştu. Tanzimat dönemi devlet adamlarından bilhassa Ali Paşa, Saray mensuplarının devlet işlerine karışmasına mani olmuş ve hatta bazen mahzurlu gördüğü irade-i seniyyeleri dahi geri aldırmıştır. Fuat Paşa, "...lehülhamd saye-i madelet-i hümayununuzda bizim korkumuz yoktur, arz-ı hakikate tereddüt etmek bizce vebaldir" diyebilmişken benzer şekilde Midhad Paşa da II. Abdülhamid'e ithafen, "...muradımız istibdadı ref've zat-ı şahanenizi vezaifenizde ikazdır..." ifadelerini kullanabilmiştir.
Sayfa 42 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
II. Abdülhamid dönemi ile birlikte, "Anadolu'nun Türklerin vatanı olarak tasavvur edilmesi" fikri yaygınlaşmaya başlarken, Türk milliyetçiliğinin oluşum sürecinde de önemli bir viraj alınır. Bu dönemde bir yandan bugün anladığımız anlama yakın bir Türklük inşa edilmekte ve Türklük resmi ideolojinin bir yardımcı elemanı kılınmakta, diğer yandan yine muhalif çevrelerde (dinden arınmış) bir Türkçülük bilinci uyanmaktadır. II. Abdülhamid döneminde lslam'ın tarihi ders kitaplarında "Osmanlı Devleti'nin kökeni ve kendisine atfettiği kutsallık", lslam'ın taşıyıcısı olmasının yanı sıra, "Türklerin Nuh'un oğullarından olan Yafes'in soyundan" gelmesiyle de gerekçelendirilir. Üstelik "Bu soyun Avrupa soyunu da içerdiği ve buna bağlı olarak Selçuklu ve Osmanlıların da Türk soyundan geldikleri ve Avrupa ile 'akraba' oldukları vurgulanacaktır. "Böylece Türklük, "tarih-i mukaddesin" bir parçası kılınmak suretiyle mitsel bir kökene bağlanmakta, kutsallaştırılmakta, öte yandan da, medeniyet etrafında oluşmakta olan bir diğer kutsallığa akraba yapılmaktadır. Farklı bir açıdan Kemalist Tarih Tezi'nin de ileride yapacağı bundan başka bir şey değildir.
Reklam
194 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.