“Spinoza'nın, yepyeni -devinimi de hesaba katan- bir fizik görüşü vardı. Descartes, mekanikte ilk veri olarak Uzayı alıyordu: tek sonsuz olan Uzaydı. Devinim ise her zaman sonlu idi: mutlak bir başlangıcı vardı, mutlak bir sonu vardı. Devinim başlar, sona erer, durgunluğa dönerdi.
Spinoza, işte burada, yepyeni bir şey öneriyordu: devinim de sonsuzdu.
Spinoza'ya göre, tüm cisimler ya hareket halindedirler ya da durgun durumdadırlar (Aksiyom 1).
Her cisim bazen daha yavaş, bazen daha süratli hareket eder (Aksiyom 2).
Cisimlerin birbirlerinden ayırt edilmelerini sağlayan tözleri (substance) ya da yapılmış oldukları madde değil, hareket halinde ya da durağan, süratli ya da yavaş olmalarıdır. (E. II, Yardımcı Önerme I). İki cismi ayrı yapan, ayrı "cevherlerden" oluşmuş olmaları değildir, çünkü I. Kısımda (E. I. Ö. ve 8; Ö. 15 Not) tanıtlanmış olduğu gibi, evrende bir tek cevher vardır ve bütün cisimler bu tek cevherden oluşmuştur. Bir şeye hayal gücü (imagination) ile baktığımızda, sonlu, bölünebilir ve parçalardan oluşmuş görürüz ama aklımızla ve görüntüyü “aralayarak" baktığımızda, şeyin sonsuz, bölünmez cevherden başka bir olmadığını anlarız. Madde her yerde aynıdır; çeşitli biçimlere (hallere) girer ama gerçekte hiç etkilenmez. Örneğin, suyu "su" olarak algıladığımızda, bölünebilir, yok edilebilir ve yaratılabilir olarak tasavvur edebiliriz. Ama "cevher" (töz, substance) olarak ele aldığımızda, artık ne bölünmesi, ne de yok edilip yaratılması sözkonusu olmaz.”