Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"...susmak da konuşmak da insanın elinde olsaydı bu dünya sahiden çok daha mutlu bir dünya olurdu." (Ethika, III. Bölüm, II. Önerme, Not)
Sayfa 121Kitabı okudu
Spinoza bunun var olan en yüksek bilgi tipi olduğunu düşünmüştür. Sezgisel bilginin özünde bir kesinlik ve inanç vardır, Spinoza’nın ve Bergson’un en yüksek bilgi formu diye scientia intuitivayı savunmasını sağlayan budur. Büyük filozof Baruch (Benedict) de Spinoza, Etik [II.kısım, önerme 40, not 2] kitabında üç bilgi türü ayırt eder: birincisi kanı ya da muhayyile; ikincisi akıl ya da bilgi; üçüncüsü ve en yükseği ise sezgi.
Reklam
Spinoza - Freud ve Marx ın ortak yanı
Spinoza şöyle yazdı: "Zihinde mutlak ya da özgür irade yoktur; fakat zihin kendisi de yine bir sebep tarafından belirlenmiş olan bir sebeple şu ya da bu arzuyla belirlenir ve son sebep de başka sebeple belirlenir ve bu böylece sonsuza kadar gider." (Etika, II. Önerme XLVIII.) Spinoza, öznel olarak kendi irademizi özgür olarak deneyimlediğimizi -Kant için bu, diğer pek çok filozof için olduğu gibi, irademizin özgürlüğünün kanıtıdır- bunun da kendimizi aldatmamızdan kaynaklandığını açıkladı: arzularımızın farkına varırız fakat arzularımıza yol açan dürtülerin farkına varmayız. Bu nedenle arzularımızın “özgürlüğü”ne inanırız. Freud da belirlenimci bir konumu dile getirdi; zihinsel özgürlüğe ve seçmeye inanıyordu; belirlenimsizlik düşüncesinin "tamamen bilimdışı" olduğunu söylüyor ve şöyle diyordu: "bu görüş, zihinsel hayatı bile yöneten bir belirlenimcilik iddiasının önünde silinip gitmek durumundadır." Marx'ın da bir belirlenimci olduğu görülür. Politik olayları sınıfsal tabakalaşma ve mevcut üretici güçlerin ve onların gelişmesinin neden olduğu sınıf mücadelelerinin sonuçları olarak açıklayan tarih yasalarını keşfetti. Üç düşünür de insan özgürlüğünü reddeder ve insanda onun ardında işleyen, ona sadece bir eğilim vermekle kalmayan, yaptıklarını da belirleyen güçlerin aracılığını görür. Bu anlamda Marx zorunluluğun farkında olmayı en büyük özgürlük saydığı için katı bir Hegelci olarak görülür.
Sayfa 172Kitabı okudu
Postmoderne dönüşümün iki temel içerimi
(…) postmoderne doğru cereyan ettiği savunulan değişikliğin içe­rimleri çifte bir vurguyla kültürün önemini aydınlatmaya yarar: (i) Gündelik tecrübe ve pratikleri dönüştüren yeni kültürel üretim ve yeniden üretim tekniklerinin ortaya çıkışının vurgulanması; (ii) bilim, hümanizm, Marksizm ya da feminizmin insanlığa dünyanın bilgisini edinmede ve dünyanın içerisinde pratik eyleme geçmede başvurabilecekleri buyurgan kılavuzluklar önerme iddiasında bu­lunması ya da arzulaması anlamında bilgiye temel bir statü ta­nındığı modernliğin derin kültürel kodlanmasının sorgulamayla karşılaşmasının vurgulanması.
Sayfa 94 - Ayrıntı Yayınları, 1996.Kitabı okudu
_Din, yaygın bir tür ruh hastalığıdır; saplantı nevrozudur, çarpıtılmış masallardır, gerçeğin inkarı sonucu oluşan toz pembe yanılsamalar sistemidir, uydurmadır, hurafedir, putperestliktir. Bu putlar ise kendi fantezilerimizdir. Dine karşı olan şeye hakikat denir. Tanrı ise abartılmış bir baba figürüdür. _Din, ırkın karakteridir _Uygarlığı
Reklam
Aristoteles (MÖ 384-322): Aristoteles yaklaşık MÖ 384'te doğdu. Annesi hakkında pek az şey bilinmesine rağmen, babası, Makedonya Kralı II. Amintas'ın sarayında hekimdi (Makedonya sarayıyla ilişkisi ve bağlantısı, Aristoteles'in yaşamı boyunca önemli bir etken olmayı sürdürecekti). Aristoteles'in hem annesi hem de babası o daha
Susmak da konuşmak da insanın elinde olsaydı bu dünya sahiden çok daha mutlu bir dünya olurdu … Ethica III . Bölüm II. önerme …
416 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Pax Ottoman’ın kırılımlara uğraması, bunun yanında bilimsel gelişmeler ve değişen dünya, ortaya çıkan milliyetçilik söylemleri ve yeni bir devrin başlangıcının ayak sesleridir on yedinci yüzyıl sonlarında duyulmaya başlanan. Dünya yeni gelişmelere gebedir ve bu gebeliğin sonu Osmanlı İmparatorluğu –imparatorluk
Türklere Veda
Türklere VedaTaha Niyazi Karaca · Timaş Yayınları · 202212 okunma
Reklam
VIII. Önerme, II. Not
O halde zorunlu olarak kabul etmeliyiz ki, tözün varoluşu, tıpkı özü gibi, ezeli ve ebedi hakikattir.
Sayfa 43 - Alfa Yayınları, I. BölümKitabı okuyor
VIII. Önerme, II. Not
Çünkü bunlar varlıkların asıl nedenlerinden bihaberler, her şeyi birbirine karıştırırlar ve hiç düşünmeden ağaçların da insanlar gibi konuştuğunu uydururlar ya da insanların taşlardan, tohumlardan biçimlendiğini ve böylece herhangi bir şeyin herhangi bir şeye dönüşebileceğini hayal ederler.
Sayfa 41 - Alfa Yayınları, I. BölümKitabı okuyor
II. Bölüm - XVII. Önerme
Önerme: İnsan bedeni dış cismin doğasını gerektiren bir tarzda etkilenmişse, insan zihni o cismin fiilen varolduğunu ya da karşısında durduğunu düşünecektir, ta ki insan bedeni söz konusu cismin varoluşunu ya da bulunuşunu dışlayacak bir tarzda etkilenene kadar. Önerme Sonucu notu: ... Burada yanılgının ne olduğunu göstermekle işe başlayacak olursam, kendi başlarına ele alındıklarında hayal gücünün edimlerinin hiçbir yanılgı içermediğine dikkat etmenizi isterim; yani zihin salt hayal ettiği için yanılgıya düşmez, sadece varmış gibi canlandırdığı şeylerin varoluşunu dışlayan bir fikirden yoksun olduğu düşünüldüğünde yanılgıya düşer. Çünkü zihin varolmayan şeyleri varmış gibi hayal ettiği anda, bu şeylerin aslında varolmadıklarını bile bilseydi, kesinlikle bu hayal etme kudreti doğasının bir kusuru olarak değil de bir üstünlüğü olarak görülürdü, hele bir de bu hayal etme kudreti sadece zihnin kendi doğasına bağlı olmuş olsaydı, yani şöyle söylemek gerekirse, (I. Bölümün 7. Tanımına göre) zihnin hayal kurma gücü özgür olmuş olsaydı.
Sayfa 142 - Alfa Yayınları
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.