DİPÇE :
"Ben Ingeborg'un Tollak'ıyım.
Ben geçmişe aitim.
Yuvamı, yurdumu başka yerde aramaya niyetim yok." sözleriyle başlıyor roman.
Anda söylenen bu sözler sert, bükülmez mizaçlı Tollak'ın zihninde, okuru yakın geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Yazar Renberg, beni çok zorlayan insan tiplerinden birini karakterize
Biz senle bi küs bir barışık
Biz senle bazen hiç büyümeyen iki çocuk
Biz senle hiç bitmeyen
O masalda iki kahramanı aslında...
Herşeye rağmen hayat senle anlamlı....
Özledim seni
Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
Elcevab: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünki bazı şerait dâhilinde dua makbul olur. Şerait-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir. Ezcümle: Dua edileceği vakit, istiğfar ile manevî temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salavat getirmeli. Çünki iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur. Hem
بِظَهْرِ الْغَيْبِ
yani "gıyaben ona dua etmek"; hem hadîste ve Kur'anda gelen me'sur dualarla dua etmek. Meselâ:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ الْعَفْوَ وَ الْعَافِيَةَ ل۪ى وَ لَهُ فِى الدّ۪ينِ وَ الدُّنْيَا وَ الْاٰخِرَةِ
رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ
gibi câmi' dualarla dua etmek; hem hulus ve huşu' ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazın sonunda, bilhâssa sabah namazından sonra; hem mevâki'-i mübarekede, hususan mescidlerde; hem Cum'ada, hususan saat-i icabede; hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem ramazanda, hususan leyle-i kadirde dua etmek kabule karin olması rahmet-i İlahiyeden kaviyyen me'muldür. O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek aynı maksad yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
Hayat iki katlı müstakil bir ev gibidir. Artık hayatımızdaki acıları anladığımıza ve temelleri güçlendirdiğimize göre evin kendimizi bulacağımız ikinci katına geçebiliriz.
Nikahın kıyılabilmesi için mehir şarttır. Hatta nikâh muamelesi esnasında mehir vermemek şart koşulsa bile, yine de kadından hiç düşmeyen bu hakkı, erkeğin mutlaka vermesi gerekir. Mehir iki kısımdır.
a) Mehri Muaccel (peşin ödenen ağırlık);
b) Mehri müeccel (boşanma veya ölüm halinde ödenen ağırlık). Mehrin çoğuna bir sınır yoktur. Erkek istediği kadar evlendiği hayat arkadaşına mal ve servet veya para verebilir. En azına da, her ne kadar zıt fikirler ortaya atmışlarsa da, yine sınır yoktur.