Demek bundan sonra yapabileceğimiz tek iş ilanihaye birbirinden ayrı yaşamaya mahkum iki insan gibi mektuplaşmak! Ferhat gibi bir kazmaya ihtiyacım olacak demektir.
Lisan, ders gibi öğretilebilecek bir beceri değildir. Nasıl dansı
öğrenirken müzik eşliğinde hareket etmeniz, bisiklet sürmek için
düşe kalka tecrübe etmeniz gerekiyorsa lisan da aynen bunlar gibi
"psikomotor" bir beceridir. Hayatın içinde deneyimlenmeden, kullanma
zorunluluğu hissedilmeden lisan öğrenilmez. Öğrenilse bile
gayet eğreti olur ve sınavlarda doğru cevap kutucuklarının karalanmasının
akabinde, hızla öğrencinin zihnindeki "gereksiz bilgiler"
arşivine kaldırılır. Beynimiz böyledir ve duygusal bağlantı
kurmadığı ve önem atfetmediği hiçbir şeyi ilanihaye kaydetmez.
Doğuştan bana verilen bir isme ilânihâye* mıhlanıp yapıştığımı bilmek nasıl sıkmaz ki canımı, hayattaki yegâne tesellim kendim olmamayı başarabilme şansım iken?
Elif Şafak/Araf
İlânihâye: Sonuna kadar. Sonsuz.
İyi de bir insana neden ömür boyu geçerli olacak şekilde tek bir isim veriliyordu başka bir isim de verilebilecekken, hatta isminin harfleri karıştırılıp aynı isimden yenileri türetilebilecekken? Kendimiz de dahil etrafımızdaki her şeyi yeniden adlandırma şansı ne zaman alınmıştı elimizden?
Doğuştan bana verilen bir isme ilanihaye mıhlanıp yapıştığımı bilmek nasıl sıkmaz ki canımı, hayattaki yegâne tesellim kendim olmamayı başarabilme şansım iken? İsimleri sonsuza kadar sabitleyen bir dünyaya saplanmışım, harflerin çığırından çıkmasına izin vermeyen. Ama ne vakit kaşığımı alfabe çorbasına daldırsam ismimi ve onunla birlikte kaderimi yeniden düzenlemek üzere yeni harfler yakalamayı umuyorum."
...
İki yaşında parmağımızla şaret ederken kullandığımız 'şu' sözcüğünün gramerde işaret zamiri' diye adlandırıldığını yıllar sonra
öğrendik -belki de halen bilmiyoruz- fakat yine de konuşabiliyoruz. Lisan, ders gibi öğretilebilecek bir beceri değildir. Nasıl dansı
öğrenirken müzik eşliğinde hareket etmeniz, bisiklet sürmek için düşe kalka tecrübe etmeniz gerekiyorsa lisan da aynen bunlar gibi 'psikomotor” bir beceridir. Hayatın içinde deneyimlenmeden, kullanma zorunluluğu hissedilmeden lisan öğrenilmez. Öğrenilse bile gayet eğreti olur ve sınavlarda doğru cevap kutucuklarının karalanmasının akabinde, hızla öğrencinin zihnindeki "gereksiz bilgiler” arşivine kaldırılır. Beynimiz böyledir ve duygusal bağlantı kurmadığı ve önem atfetmediği hiçbir şeyi ilanihaye kaydetmez.
Sayfa 42 - Tuti kitap-Nefes yayıncılıkKitabı okudu