Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neşet Ertaş
Başında kasketi, elinde sazıyla odamıza girdi: – Merhaba ağam, ben geldim. “Hoş geldin” dedik: – Sen sazını hiç elinden bırakmaz mısın? Güldü: – Doğduğum zaman babam sazını göbeğimin üstüne koymuş… Kendimi bildim bileli sazımı elimden bırakmadım. Seveni çok mu çok. Arayanı soranı “bizim ilimize gel, konser ver” diyeni de çok. Ama “cebinde kaç
Ekim 2007, İzmir. Alsancak’ın en meşhur dövmecisi Köprüaltı’na gençten biri girer, kolunu sıyırır, dirseğine doğru Mustafa Kemal’in imzası vardır, bir bankada çalıştığını, bu dövme yüzünden işten atılmakla tehdit edildiğini anlatır, tırsmıştır, ekmek parası filan diye ağlar, “silin” der. Hep söylerim, ekmek parası diye ağlayanın maaşını,
Reklam
Alıntı
En yüce değer,emeği yaratan insandır. Para kazanmanın onursuzluğu... İddia ediyorum herhangi bir işte çalışmakla fahişelik yapma arasındaki tek fark yöntemseldir, amaç aynıdır: para kazanmak Daha onurlu yaşamak için para kazanmamaya var mısın dedim, : Bizi bu sisteme sıkı sıkıya bağlayan nedir? PARA..Nasıl da satın alınmışız!Daha doğarken
"Çalışmalısınız, hayatınızı kazanmalısınız, kuvvetlerinizi bir araya getirmelisiniz." Kuvvetlerim mi? Hepsini heba ettim, içimdeki Tanrı kalıntılarını silmeye harcadım... Şimdiyse, artık ilelebet meşgalesiz olacağım.
Sayfa 51 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Troya
Hektor’un Troyalılarca unvanı “atların terbiyecisi” idi. Hititlerin Boğazköy’deki (Pterium’daki) arşivlerine göre Troya Savaşından yüzyıllarca önce Akha prenslerinin savaş arabası kullanmak için Boğazköy’e yani Hitit başkentine geldiklerini yazmış olmaları anlamlıdır. Bütün Troya savaşını yazmak pek uzun olur. Ama Akhilleus’un
Sayfa 62 - Bilgi YayıneviKitabı okuyacak
HARBİYELİ
Ben HARBİYELİ... Adım lazım değil; Harbiyeli Ahmet olur, Harbiyeli Mehmet olur, Harbiyeli Mustafa Kemal olur... Ben HARBİYELİ... Ben bir SUÇLUYUM... Neden mi? Allah şahit ki kimseye zulmetmedim; zalimlerden olmadım. Kimsenin diline, dinine, ırkına, namusuna, soyuna sopuna dil uzatmadım, el uzatmadım. Ayırmadım; sağcıyı solcuyu ateisti dinciyi
Reklam
"Biliyor musun mutasavvıflara göre bu koskoca dünya da bir ana rahmidir aslında." "Dünya bize hamile mi yani?" diye soruyorum. "Öyle ya. Bizler de ana karnındaki bebekleriz. Vakti gelince bu rahmi terk etmemiz lazım. İlelebet burada kalamayız. Ama biz burdan çıkmak istemiyoruz. Zannediyoruz ki dünyayı terk edersek öleceğiz. Ölünce de yok olacağız. Oysa ölüm dediğin başlı başına bir doğumdur aslında. Ölünce bu rahimden çıkacağız. Doğacağız sonsuzlukta. Bunu bir idrak edebilsek korkmazdık ölümden. İdrak edemediğimiz için kokruyoruz. Doğar doğmaz ağlayan bebekler gibi biz de bu dünyadan ayrılmayalım diye ağlıyoruz."
Dünyanın en mutlu insanı olduğumuz veye üzüntüden hiçbir yerlere sığamadığımız zamanlar ardı ardına değil midir? Ve her seferinde biz o duygunun sanki ilelebet süreceğini zannetmez miyiz? Yani.. Aslında ne mutluluk sonsuzca.. Ne acı ve üzüntü.. Öyleyse her daim; ''Aldırma gönül..'' Çünkü.. Her gözyaşının ardında tebessüm, her tebessümün ardında burukluk.. Şimdi kış.. İlkbahar gelmeyecek mi?
Sayfa 87
Geri145
687 öğeden 676 ile 687 arasındakiler gösteriliyor.