Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
AŞKIMIZ
Neden elmaya benzer bir kalp Çünkü ilk işkencedir, mahcuptur Besleyicidir, seviler besler Kırmızıdır, sıcaktır, yakar değdiği yeri Neden elmaya benzemesin ki bir kalp Bir sen bir de senin gözlerindeki biliyor Bileniyor aşkımızdan
Sayfa 27 - Serkan Akça
O kitabın ilk sayfasının son cümlesinin ilk dizesinde şöyle yazıyordu..' Özlemek 7 harf 3 hece ama her gece.. '
Reklam
''17 yaşında galiba ilk şiirim basıldı. Yani 'Serviliklerde', yani mezarlıklarda ağlayan, hayatında sevmiş ölüler üstüne idi. Yahya Kemal düzeltmişti birçok yerini. Sonra kızlara tutuldum. Şiir yazdım. Sonra Antant devletleri İstanbul'u işgal etti. Onlara karşı ve Anadolu savaşını tutan şiirler yazdım. Ama artık dilim temizce idi. Ve hece vezniyle de doğru dürüst kafiyelerle yazmasını da öğrendim.''
Sayfa 7 - sunuş- Nazım HikmetKitabı okudu
Bir şiir yazıyorum sevgilim. Sabah akşam, Tok kalbine, Birer dize, Sakın ihmal etme. Şiirim seni de aşsın istiyorum, bu gece Seni de aşıyor şiirim hece hece. Güneşi olsun ömrünün Isıtsın halkımı mutsuzluğun ve yıkıntıların kışında Bir emekçi babanın eve mutlu dönmesine Bir çiftçinin özleminin hasadına Bir güzelin içine düşen müjdeye Bir çocuğun azad olmasına ilaçlardan ilk kez boynundan öpülmesine bir gencin Ve şairin gebe olduğu bir dizeye Bu şiir ortak geçmişine tüm halkımın. |İbrahim Kılıç
CEMAL SÜREYA: 1931'de doğdum. 1937'de annem öldü. 1944'de Dostoyevski'yi okudum; o gün bugün huzurum yoktur. MURAT MENTEŞ: Hepsi bu mu efendim? CEMAL SÜREYA: Ortaokulda hece vezniyle şiir yazıyordum. Lisede aruzla yazdım. Kendi kendime Osmanlıca ve Fransızca öğrendim. İlk şiirim 1953'te yayımlandı. Sigaraya ve içkiye 30 yaşımdan sonra başladım.
Sayfa 174
Sezai Karakoç'un ağzından ilk ve son kez Monna Rosa'nın hikayesi
19 yaşındaydım. Heyecanlı bir genç. Şiirde yeni bir dönem başlamıştı. Ölçüsü olmayan vezinsiz, kafiyesiz şiirler yazılmaya başlanmıştı. Hece ölçüsü de bitmişti. Serbest şiir yazılıyordu. O dönemin bu serbest şairleri, eski dönemleri kötülüyordu. Tabi isterdim ki öz edebiyatımız olan divan edebiyatı ile yazılabilsin şiirler. Ama tek başıma ben
Sayfa 131 - Çıra Yayınları 1. Baskı 2017Kitabı okudu
Reklam
İlla illa..
Hikâyenin ismi düştü dilime bir gece: LÂ. İLLÂ, dedim. Bir ömür boyu aradığım hece harfinin LÂ olduğunu bildim. LÂ: Olumsuzluk eki. Başkaldırı serbestîsi. Ama değil mi ki Tevhid kelimesi de LÂ ile başlar: LÂ ilâhe. Bilinçli kabul kelimesi onun ardından gelir: İllallah. Öyleyse Âdem, İLLÂ’ya giden yolda bir LÂ hecesidir. İsyan tecrübesi onun ilk halidir. Âdem, cümlenin daha başında LÂ diyecek, reddedecek özgürlüğe sahip olduğu halde illallah’a varmasıyla yaratılmışların en güzelidir, mümkünler âlemindeki o en esrarlı heceyle, kendiliğinden değil bile isteyedir. LÂ, hiçlik mesabesi, öyleyse sonsuzluk ekidir.
“Bir kere, Türkçe’ye girmiş dini terimler, Arapça değil, Farsçadır. Çünkü, biz İslâmiyet’i Araplardan değil, İranlılardan öğrendik. Örnek: peygamber, örnek: namaz. Farsça’dır, Arapça değil. İkincisi, ‘öz’ denilen Türkçe’de kelimeler, türetilmiş değil, üretilmiştir. Daha da kötüsü, Batı dillerinden alınmadır, yani bağımsızlık söz konusu değildir. Bir boyunduruk başkası ile değiştirilmiştir. Mesele ondan ibarettir. Örnek: Arapça kökenli ‘usul’ kelimesinin yerine geçen ‘yöntem’ kelimesinin ‘yön’ hecesi, Türkçe; ‘tem’ hecesi, Fransızca ‘systeme’ kelimesinin ‘tem’idir. Türkçe’de böyle bir sonek yoktur. Aynı şey, ‘kıyası mukassem’ ya da ‘dilemme’in karşılığı olarak sunulan ‘ikilem’ kelimesi için de geçerlidir: ilk hece Türkçe, İkincisi Fransızca. ‘Mektep’ kelimesinin yerini alan ‘okul’ kelimesi, Fransızca ‘ecole’ün bozulmuşudur. ‘Üstüvane’ yerine kullandığımız ‘silindir’ Batı dillerinin ‘cylinder’idir. ‘Umumi’ kelimesinin yerini alan ‘genel’, İngilizcedir. ‘Sekizgen’in ‘gen’i ‘octagon’un ‘gon’udur. Bunun böyle olması da doğaldır, çünkü şu kadar yıllık hayatında TDK’da bir tek filolog, dilbilimci çalışmadığı gibi, bir tek Türkolog da yoktur. Neticeyi kelam, TDK, yarattığı kavram kargaşası ile Türk fikir hayatını tarumar etmekten başka bir işe yaramamıştır.” “O sizin yorumunuz!” dedi Pendikli avukat, pişkin. “Ne yorumu?” diye patladı Günay, “Hangisi? Peygamber kelimesinin Arapça değil, Farsça olduğu mu, yorum? Silindir kelimesinin ‘cylinder’ olduğu mu? Yapmayın, Allah aşkınıza! Buna yorum değil, bilgi derler!”
ANNELER GÜNÜ Eğilip koklarsın gözlerin dolunca, Nefesin nefesime değer usulca, Hiç yalnız bırakmazsın korkunca, Sabırla uğraşırsın uyumayınca Elimi uzatsam çekersin yanına, Geç kalsam koşarsın balkona, Ağlasam sararsın kollarına, Bir tek annem olsun yeter bana. Kalbime düşen ilk cemresin anne, Varlığını anlatmaya yetmiyor hece Hep benimle ol gündüz gece, Kutlu olsun Anneler Günün sonsuz kere.
Sayfa 13
“İlk hecem kahır belirtir, İkincim de duyar bunu; Bütünümse bu acıyı Hafifleten ve silendir.”* * Besbelli o çağda çok bilinen bu eski kelime oyununun çözümü şöyledir: İlk hece wo, yani kahır. İkinci hece man, yani erkek. Bütünü, woman, yani kadın.(Ç.N)
Can YayınlarıKitabı okudu
452 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.