Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Sınıftaki Atsız: Öğrencileri, Atsız'ın iyi bir hoca olduğunu, derste açıkça propaganda yapmadığını söylüyorlar. 1950-51 ders yılında Haydarpaşa Lisesi'nde talebesi olan Altan Deliorman şöyle diyor: "Devrenin yarısından çoğunu ders vermekle geçirirdi. Anlatır, öğretirdi. Çok da iyi öğretirdi... Yazılı notlarını açıkça okurdu. Kimin
Reklam
Yunus'un kullandığı vezin
Yunus Emre aruz veznini kullanmakla beraber, ilahilerinin mühim kısmını -ve tabii en güzel, en aslî olanları- hece vezniyle yazmıştır. Bu hususta en büyük âmil [etken], arasından yetiştiği halk kitlesine daha iyi ve alıştıkları bir âhenkle hitap etme endişesi olmuştur.
İlk görüşte aşk! Aşk; en uzun hece! Gönüller bir oldu mu! Aşk! İçin ölmeli!
Sayfa 267Kitabı okudu
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
İlla illa..
Hikâyenin ismi düştü dilime bir gece: LÂ. İLLÂ, dedim. Bir ömür boyu aradığım hece harfinin LÂ olduğunu bildim. LÂ: Olumsuzluk eki. Başkaldırı serbestîsi. Ama değil mi ki Tevhid kelimesi de LÂ ile başlar: LÂ ilâhe. Bilinçli kabul kelimesi onun ardından gelir: İllallah. Öyleyse Âdem, İLLÂ’ya giden yolda bir LÂ hecesidir. İsyan tecrübesi onun ilk halidir. Âdem, cümlenin daha başında LÂ diyecek, reddedecek özgürlüğe sahip olduğu halde illallah’a varmasıyla yaratılmışların en güzelidir, mümkünler âlemindeki o en esrarlı heceyle, kendiliğinden değil bile isteyedir. LÂ, hiçlik mesabesi, öyleyse sonsuzluk ekidir.
Reklam
Sıfırdan bir yazı sistemi geliştirmek, başkalarından ödünç alıp kendine mal etmeye göre akıl almaz derecede güç olmalı. İlk yazıcılar, bugün bizim olduğu gibi kabul ettiğimiz temel il­keleri saptamak zorundaydılar. Örneğin, kesintisiz bir sözceyi söz birimlerine nasıl ayıracaklarını düşünüp bulmak zorunday­dılar -bu söz birimleri ister sözcük, ister hece ya da sesbirim ola­rak alınsın. Normal konuşmamız sırasındaki ses yüksekliği, ses perdesi, hız, vurgu, sözcükleri öbekleme, kişisel söyleyiş gibi onca değişikliğe karşın aynı sesleri ya da söz birimlerini tanıma­yı öğrenmek zorundaydılar. Bir yazı sisteminin bütün bu deği­ şiklikleri göz ardı etmesi gerektiğine karar vermek zorundaydı­lar. Daha sonra sesleri simgelerle gösterme yollarını arayıp bul­mak zorundaydılar.
Sayfa 255
İşte sırf bu gibi kuvvetli tesirlerden dolayı Ahmed Yesevî, Acem mutasavvıflarının işlenmiş, âhenkli aruz veznini değil, halkın sevdiği ve halk şairlerinin yüzyıllardan beri kullandığı millî hece veznini aldı, bütün hikmet'lerini o vezinle ve yine halk edebiyatından alınmış eski millî şekillerle yazdı.
445 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.