Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yemekten evvel abdest almak (el yıkamak) fakirliği, yemekten sonra yıkamak ise deliliği giderir."
Şüphesiz onların yaşadığı çağda hatta her çağda kendini Allah'a adamış bir topluluk vardır.
Reklam
Bütün bunları bir parça sudan nasıl yarattığını düşün.
Sonra bir de baş kemiğine bak; muhtelif şekil ve süretlerde elli beş parça kemiği bir araya getirmekle ona yuvarlak şekil verdi. Bunların altı tanesi dimağ üstündeki baş kemiği, on dördü üst çene kemiği, ikisi alt çene kemiği, diğerleri de dişlerdir. Diş lerin bir kısmı enlidir, öğütmeye yarar. Bir kısmı da incedir; kesmeye yarar. Bunlar, azı, ön ve ısırıcı dişleridir. Sonra boynu yarattı ve başı bunun üzerine yerleştirdi. Başın biniti oldu. Bu da içi boş, yuvarlak yedi omurilikten yaratıldı. Birbirine uymaları için deği şik şekillerde yapılmışlardır. Buradaki hilkat hikmetini anlatmak lafı uzatır. Sonra boynu da insanın sırtına bindirdi. Insanın sırtını da boyun kökünden bel kemiğine kadar yirmi yedi omurilik- ten meydana getirdi. Bel kemiğini de üç muhtelif parçadan yarattı. Bunun altında da kuyruk sokumunu yarattı ki, bu da üç kemikten meydana gelmiştir. Sonra arka kemiklerini göğüs, koltuk, el, kasık, uyluk, baldır, ayak ve parmakların kemiklerine bağladı. Bunlan teker teker say maya lüzum yoktur. Top yekün insanda iki yüz kırk sekiz kemik vardır ki, eklemlerde kullanılan küçük kemikler bu sayının dışın dadır. Bütün bunları bir parça sudan nasıl yarattığını düşün. Biz burada kemikleri sayarken maksadımız onların miktarını bildirmek değildir. Çünkü onlar, insan bedeni ile uğraşan tabiplerin işidir.
Sayfa 444
Ebu Said el- Hudri
"Allah için ye, Allah için iç ve Allah için giyin! Bu şeylerin birine kibir, böbürlenme, riya veya anılmak düşüncesi girerse o zaman bunlar israf ve günah olur."
Sayfa 101Kitabı okudu
Allah onlardan razı olsun
Hasan-ı Basri (r.a) bir gün şöyle dedi: Ben Hz. Peygamber'in Ashab'ına yetiştim. Bir çoklarıyla arkadaşlık yaptım. Dünya onlara yöneldiği zaman hiç sevinmezlerdi. Sırt çevirip gittiği zaman da hiç üzülmezlerdi. Yemin olsun, dünya onların gözünde topraktan daha kıymetsizdi. Onlar elli, altmış sene yaşadığı halde, katlanmış bir elbiseleri, kaynamış bir çanakları bile yoktu. Yattıkları zaman onlarla toprak arasında bir örtü de yoktu. Evindekilere hiçbir zaman yemek yapmayı emretmezlerdi. Gece olduğunda ayakta el pençe divan dururlardı. Yüzlerini toprağa koyar, gözyaşları yanaklarından akardı. Kölelik zincirinden azad etmesini rablerinden dilerdi. İyilik yaptıkları zaman, bunun şükrünü eda ederler, Allah'tan kabul etmesini isterlerdi. Kötülük yaptıkları zaman da üzülür, Allah'tan affetmesini talep ederlerdi. Onlar bu hal üzere devam ettiler. Allah'a yemin olsun, onlar bile günahtan kurtulamadılar. Ancak Allah'ın mağfireti ile kurtuldular. Allah'ın rahmeti onların üzerine olsun ve rızası onlarla beraber bulunsun!
Fakr ve ZühdKitabı okudu
Fizikçilerden bir grup: «bölünmüyen parçanın (atomun, el-cüz'ü lâ yetecezzâ) bölünmemesi ve bir yer kaplamaması mümkün olmaz, çünki bölünmeyen ve bir yer kaplamıyan ancak Allah Teâla'dır. Ondan gayrısı bölünür, parçalanır, parçalana parçalana en son zerresinin hiç bir varlığı kalmaz. Bunu ondan, onu bundan ayıran nedir», diyorlar.
Sayfa 43 - II.Bölüm: Melekleri bilmekKitabı okudu
Reklam
Aynı şekilde, panzehire muhtaç olan kimse, onun zehrin merkezi olan yılandan çıkarıldığını öğrenip ondan tiksindiğinde ona panzehiri anlatmak gerekir.
İki taneyi bir tane karşılığında satmazken sonsuz bir ahiret hayatını, sayılı günlerden ibaret olan dünya yaşamı karşılığında satıyorsun!
Nişâbur Nizâmiyesi müderrislerinden Muhammed b. Yahya, "Gazâlî ikinci Şâfiî'dir" derken, Abdülgâfir el-Fârisi, "Zekâ, ilim, beyân ve lisan konusunda gözler onun gibi birini görmedi" demektedir.
Sayfa 187 - Sübki, VI, 202 vd.Kitabı okudu
Hakkı adam ile tanırlar, adamı hak ile değil. Akıl sahibi olan kimse akıllı insanların en büyüğü olan Hazreti Aliye uyar. Buyurmuş ki: «Hakkı adamla bilemezsin. Önce hakkı tanı, o münasebetle ehlini de tanısın.» Akıllı adam esasen hakkı tanır. Bir söz işittiği vakit ona bakar. Hak ise kabul eder. Söyliyen, ister bozuk fikirli bir kimse olsun,
Sayfa 39 - MEB / Ahlak / * Şeyhin elinden şerbet içen dervişler çıplak elle yılanı tutarak teşhir ederlerdi. Bir maharet ile bunları yapanlara efsunlu, şerbetli denirdi.Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.