“Yani” dedim, “başkalarından esirgeyip bana sunduğu nimetler ve benden esirgeyip başkalarına verdiği dertler için Allah’a müteşekkir olmalıyım, öyle mi? Bundan daha bencilce şey duymadım!” “Şükretmek bencillik değildir” dedi Ses. “Aksine, şükrederken diğerlerinin yarasını görür ve sadece kendinle meşgul olduğun zamanlar için utanırsın. Dünyanın senin ve yaranın etrafında dönmediğini anlarsın. Bencillik arıyorsan ben sana söyleyeyim bak. Asıl bencilce olan depresyondur. Bencilcedir, çünkü sahibini ve yaşadıklarını evrenin merkezine koyar. Açlar, hastalar, savaşlar, depremler, tufanlar bile önemini kaybeder. Sevgilinin gidişini düşünürken, korkunç facialardan sağ çıkmış ve yaşamak zorunda kalmış insanları mesela görmezden gelirsin. Onlar inatla hayatta kalmaya uğraşırken, sen yıkılmaktan medet umacak kadar körleşirsin. Ama şükretmeyi öğrenirsen, sadece hayata karşı nankörlükten değil, bencillikten de kurtulursun. Sahip olduklarına minnet duymak, seni yıkıcı hırstan, şımarık tatminsizlikten, dinmeyen açgözlülükten korur. Anlatabiliyor muyum?”
Sayfa 223
Tacize uğramış çocuklar, hastalar, müritleridik, ama bunu fark etmemiz artık öyle olmama özgürlüğünü sağlı­yor. Gurular ve önderler ise bu adımı atamazlar işte. Onlar, bedeli ne olursa olsun hep dorukta kalmak zorundadır. Bu yüzden de bir za­manlar kurban konumunda bulunmuş olduklannı inatla inkar eder ve iktidarın, kurtuluş vaatlerinin, rollerin, pozların, sahtekarlıkların ve sıklıkla da parasal dalaverelerin ardına sığınırlar.
Reklam
Hz. Peygamber'in (as) hayatında sadece birkaç tane yanlışlık olmuş ve Allahu Teala da bunları hemen düzeltmiştir. Böylece biz, Hz. Peygamber'in sünnetine daha güçlü bir inatla sarılabiliriz, çünkü onun başka hataları olsaydı, daha önce yaptığı gibi, Yüce Allah onları da düzeltirdi.
Kuss bin Sâide
Ey İyad halkı! Hani ya babalar, dedeler, atalar? Nerede soy, sop? Hani hastalar ve ziyaretçileri? Hani o süslü saraylar ve mermer binalar yükselten Ad ve Semud kavimleri? Hani ya, dünya varlığından gururlanıp da kavmine ‘Ben sizin en büyük Rabbiniz değil miyim?’ diyen Firavun Nemrut? Onlar zenginlikçe, kuvvet ve kudretçe sizden daha üstündüler. Ne oldular? Bu yer onları değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı. Kemikleri bile çürüyüp dağıldı. Evleri yıkılıp ıssız kaldı Sakın onlar gibi gaflete düşmeyin, onların yolundan gitmeyin. Her şey fanidir, baki olan ancak Allah’tır. Ki O birdir, şeriki ve naziri yoktur! İbadet edilecek ancak O’dur. Doğmamış ve doğurmamıştır. Evvel gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çoktur. Ölüm bir ırmaktır. Girecek yerleri çok ama çıkacak yeri yoktur. Büyük küçük hep göçüp gidiyor. Vadesi dolan bir saniye beklemiyor. Giden geri gelmiyor.
Hani ya babalar, dedeler, atalar?.. Nerede soy-sop?.. Hani ya süslü saraylar ve mermer binalar yükselten Âd ve Semûd milletleri?.. Hani ya, dünya varlığından gururlanıp da: — Beni sizin en büyük rabbiniz değil miyim? Diyen Firavun ve Nemrut?..
 tarihin en kesin yasalarından biri de şudur lüksler zamanla ihtiyaç haline gelir ve yeni zorunluluklar ortaya çıkar insanlar belli bir lükse çalıştıklarında bir süre sonra onu kanıksarlar onu yaşamlarında hep bulundururlar ve bir süre sonra onsuz yaşayamaz hale gelirler kendi Çağımızdan başka bir örneği ele alalım son birkaç on yılda hayatı daha
Reklam
128 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.