Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCA
Hani bilirsiniz, La Fontaine karınca ile ağustosböceğinin hikayesini anlatır: Ağustosböceği bütün yaz boyunca aylak aylak gezer, şarkılar söyler, saz çalar. Kış geldiğinde ise aç kalır, yiyecek bir şey bulamaz. Böylece aylaklığının cezasını çeker. Çünkü çalışmamıştır, yarınını düşünmemiş, biriktirmemiştir. Kış geldiğinde sepeti boştur; açlıktan ve
Sayfa 135
Reklam
William Styron'nun Psikiyatristine Serzenişi
Hastanın yaşadığı ıstırabın doğasını ve derinliğini kavrayamayan psikiyatristler ilaçların eninde sonunda işe yarayacağı, hastanın ilaçlara cevap vereceği ve kasvetli hastane ortamından uzak durulacağı inan- cıyla ilaçlara bağlılıklarını inatla sürdürüyorlar! Haftalar öncesinden hastaneye yatırılmış olmam gerektiğini düşünüyorum. Hastane benim kurtuluşumdu, Aslında kapıların kilitli ve telli,koridorların ıssız ve yeşil olduğu,on kat aşağıda ambulansların gece gündüz tiz çığlıklar attığı bu rahatsız yerde sessiz çiftlik evimde bulamadığım huzuru bulmam ve beynimdeki fırtınanın dinmesi bir paradokstur!..
Ayrıntı Yayınları
Kısa Kısa Notlar
"Bencilce olan depresyondur. Bencilcedir, çünkü sahibini ve yaşadıklarını evrenin merkezine koyar. Açlar, hastalar, savaşlar, depremler, tufanlar bile önemini kaybediverir. Sevgilinin gidişini düşünürken,korkunç facialardan sağ çıkmış ve yaşamak zorunda kalmış insanları mesela, görmezden gelirsin. Onlar inatla ayakta kalmaya uğraşırken, sen
Doğan Kitap
Vasari
Feleğin çarkı bazen keyif için bazen de pişmanlıktan, en yukarı çıkardığı insanları döndürüp en aşağıya indirir; gün geldi dünyanın çeşitli yerlerindeki tüm barbar milletler Roma’ya karşı ayaklandı. Bunun neticesinde o büyük imparatorluk hızla yıkıldı, hatta Roma bile yerle bir oldu. Bu yıkılış o mükemmel sanatçıları, heykeltıraşları, ressamları ve mimarları, eserleriyle birlikte o kutlu şehrin yıkıntı ve enkazının altına gömdü. (...) Ancak bu güzel sanatların aleyhindeki en zararlı ve yıkıcı güç, yeni Hıristiyan dininin coşkun hevesiydi; uzun ve zalim bir sürtüşmeden sonra birçok mucize ve amellerin içtenliği sayesinde kâfirlerin eski inancını yendi ve yok etti. Hatalara sebep olabilecek en ufak şeyler bile kaldırıldı ve insanların hayatından tamamen çekilip çıkarıldı; yani sadece muhteşem anıtlar, heykeller, resimler, mozaikler ve asılsız pagan tanrıların süsleri yok edilmekle kalmadı; mükemmel kişilerin hatırasına onları onurlandırmak için Antik Çağın erdemli dönemlerinde kamusal alanda yapılan anıt ve diğer hatıralar da yok edildi. (...) Kendi barbar milletleri için, “gotik” dediğimiz stilde, bizim asri gözle bugün komik bulduğumuz ama kendilerinin hayran olduğu binalar yaratan yeni mimarlar doğdu. (...)
Yanlış anımsamıyorsam, daha cok çocukken aşağılanmış,dayak yemiş ve hiç sevilmemişler arasından çıkan saplantılı hastalar hayatları boyunca önemsenmek için inatla çabalar,bu arada hayatı ıskalayıp geçmişteki yaralarına saplanır kalırlarmış.
Reklam
Tamamlanamayan kitaptan sevilen bölüm..
Hani bilirsiniz, La Fontaine karınca ile ağustosböceğinin hikayesini anlatır: Ağustosböceği bütün yaz boyunca aylak aylak gezer, şarkılar söyler, saz çalar. Kış geldiğinde ise aç kalır, yiyecek bir şey bulamaz. Böylece aylaklığının cezasını çeker. Çünkü çalışmamıştır, yarınını düşünmemiş, biriktirmemiştir. Kış geldiğinde sepeti boştur; açlıktan ve
Gelecek nesillere savaş esnasında işlenen gerçek ve korkunç doğruları öğretmek bizim görevimiz . Bunları saklamamalı ya da hiç olmamış gibi davranmamaliyiz. Bunları hatırlatmalıyız ki geçmişin hataları tekrar edilmesin. Tarih kitapları , şarkılar , romanlar , flimler ve anıtlar bunun için gereklidir.
Sayfa 391 - Arkadya YayıncılıkKitabı okudu
"Şükretmek"
"Yani" dedim, "başkalarından esirgeyip bana sunduğu nimetler ve benden esirgeyip başkalarına verdiği dertler için Allah'a müteşekkir olmalıyım, öyle mi? Bundan daha bencilce bir sey duymadım!" "Şükretmek bencillik değildir" dedi Ses. "Aksine, şükrederken diğerlerinin yarasını görür ve sadece kendinle meşgul olduğun zamanlar için utanırsın. Dünyanın senin ve yaranın etrafında dönmediğini anlarsın. Bencillik arıyorsan ben sana söyleyeyim bak. Asıl bencilce olan depresyondur. Bencilcedir, çünkü sahibini ve yaşadıklarını evrenin merkezine koyar. Açlar, hastalar, savaşlar, depremler, tufanlar bile önemini kaybediverir. Sevgilinin gidişini düşünürken, korkunç facialar dan sağ çıkmış ve yaşamak zorunda kalmış insanları mesela, görmezden gelirsin. Onlar inatla ayakta kalmaya uğraşırken, sen yıkılmaktan medet umacak kadar körleşirsin. Ama şükretmeyi öğrenirsen, sadece hayata karşı nankörlükten değil, bencillikten de kurtulursun. Sahip olduklarına minnet duymak, seni yıkıcı hırstan, şımarık tatminsizlikten, dinmeyen açgözlülükten korur. Anlatabiliyor muyum?"
74 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.