Rıhtımda bir yalının alt kat salonunda açık bir pencere: Başkomutanı yanlamadan görüyoruz. Tığı gibi bir asker, keskin, canlı ve yanık bir yüz… Karşısında ayaküstü selam duran iki İngiliz subayı. İstanbul’da bir sözleri ile küme küme insanlar hapse giren, Malta’ya sürülen, evlerinden kovulan, kapı uşakları bile Osmanlı nazırlarından daha dik konuşan üniformalı İngilizleri, Başkomutan’a put gibi selam durur görmek, adeta içlerimizi soğuttu. Bunlar büyük rütbeli subaylar imişler. Zırhlıları da neredeyse rıhtıma yanaşık…