Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Lyon'da Düğün, Stefan Zweig'ın üç öyküsünden oluşan bir eseridir. Bu eser üç bölümden oluşmaktadır, bunlar:
1. Lyon'da Düğün
2. İki Yalnız İnsan
3. Wondrak
Kitap zaten çok kısa ve hikayeler de dolayısıyla kısacık. Bir günde bitirilebilecek bir kitap. Stefan Zweig bu kitabında bize; toplumsal yönden itilen kakılan, tutuklanılan
DEMİR ALEV
Herkese Merhaba,
Aktif olarak devam ettiğim bu platform da ikinci 10 puanımda hayırlı uğurlu olsun diyelim. Yine ilk 10 puanım serinin ilk kitabına gitmişti, ikinci kitabıda 10 puan verdim. Eleştirilerim var tabikide ilk kitap yıldızlı 10’du. Bu kitap sadece 10 diyorum :D
İlk önce kitap baya uzundur. Yazar 2 kısma ayırmış kitabı ve bundan ötürü
1) Efsun mazlumun yüreğinde.Kanattın mı o yüreği,ahı saçının telinde.Yıkılan hayaller cam kırıkları gibi batınca küçücük dünyanın içine,o janti adamlar rapunzellere heveslenince,bir bakarsın rüzgar çalmış ruhunu.
2) Çocuk kalbime sağır kalplerdi boynumu büken.Bilen iyisini bilirmiş,başkası ne bilirmiş.Yürekler nasır tutunca düşünce sağır,fikir
Qaraqan bu kitabıyla "Bir milyon dollarımız olsaydı nə olardı? " sualına verilə biləcək ən yaxşı cavabı verib. Kitabdakı əsas ideya odur ki, insan layiq olduğunu düşündüyü qədərinə sahib ola bilər. Kitaba başlayanda ədalətli bir sonluq axtarışındaydım. İndi isə başa düşdüyüm odur ki, ədalət ,ümumiyyətlə, yoxdur. Ədalət insanın layiq olduğunu düşündüyü şeydir. Ya da elə hesab edilir.. Obrazlar real olmasa da, hamımızın içində böyüdüyümüz cəmiyyətin, mentaliletin izlərini daşıyan bir Kərəm var. Və ,məncə, o Kərəm hardasa azı 10 il bizim ruhumuzda iz kimi qalaraq, öz yerini uzun müddət qoruyub, saxlayacaq. Ta ki biz gözümüzü açıb, qarşımıza çıxan şanslardan istifadə etməyə və özümüzü başımıza gələn bütün müsbət hadisələrə layiq görməyə başlayana kimi..Əla kitab idi, istər mövzu və ideyası olsun, istərsə də obrazların təsviri, mən hamısını bəyəndim. Xoş mütaliələr <3
·
Puan vermedi
Sadi Şirazi'nin "Bostan" adlı eseri, klasik Fars edebiyatının önemli yapıtlarından biridir ve didaktik bir eserdir. Kitap, insanlara ahlaki ve etik değerleri öğretmeyi amaçlar. "Bostan," Sadi Şirazi'nin çeşitli hikayeler, kıssalar, ve öğütler aracılığıyla okuyucularına yaşam dersleri verdiği bir eserdir. Kitabın ana temaları şunlardır:
1. Adalet ve Yönetim: Liderlerin nasıl adaletli ve merhametli olması gerektiği üzerinde durulur.
2. Aşk ve Dostluk: Sevgi, dostluk ve sadakatin önemi vurgulanır.
3. Alçakgönüllülük ve Tevazu: I nsanların kibirden uzak durmaları ve mütevazı olmaları gerektiği öğretilir.
4. Bilgelik ve Bilgi: Bilginin ve bilge kişilerin toplumdaki önemi anlatılır.
5. Şükür ve Sabır: Şükretmenin ve sabırlı olmanın erdemleri üzerinde durulur.
Sadi, bu temaları çeşitli öyküler ve anekdotlar aracılığıyla işler ve okuyucularına dersler verir. "Bostan," hem dini hem de dünyevi konularda derin içgörüler sunar ve okuyucularına daha iyi bir insan olma yolunda rehberlik etmeyi amaçlar.
Bazı erkekler geç olgunlaşır ta ki hayatlarının anlamını oluşturan şeyi kaybettikleri ana kadar.. Ömer bence bu söze yaraşır bir karakter. Kitabı okurken nedendir bilinmez(sanırım erkeklerin sürekli hatalı olduğu ön yargısı yüzünden)Ömeri suçladım. Ama burda bir suçlu yok,suçlular var. Macide ve Ömer. Yıldırım aşkı gibi başladı aşkları yıldırım gibi de söndü ayrıca. Birbirlerini çok sevdikleri kesindi ama anlıyorlar mıydı? Aşk bi ilişkiyi ayakta tutmaya yeterli miydi? Tabii ki değildi. Macideyi suçladım Ömer'e neden bir nebze olsa kızmadı diye. Ömer'e kızdım neden Macidenin yüzündeki hüznü görmedi diye.. Belki de biliyorlardı ama söyleyemediler. İki yabancı gibiydiler bir evde.O süren 3 ayı ayakta tutan tek şey aşklarıydı.Aşk yetmiyor sadece insan insanı anlamalı "var olduğunu" hissettirmeli...
"İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir."
Ellerimizle kirlettiğimiz benliğimizi kendimizden korumak için kaçarız aynaya bakmaktan, sanki o biz değiliz de içimizdeki şeytanmış gibi. Adım adım peşimizdedir oysaki... İyilik nerde biter, nerede başlar? Yaptıklarımızın mesuliyetini her zaman alabilir miyiz? Yoksa Sabahattin Ali'nin de belirttiği gibi bütün sorumluğu içimizdeki şeytana mı yükleriz
