Kitaplarla çok içli dışlı olan insanlar ister istemez bir süre sonra düşünce ile de içli dışlı oluyor. Haliyle, düşünmeyle gelen yalnızlık da kaçınılmaz oluyor. Neden düşünen insan yalnızlaşıyor ki diye de çok düşündüm, kuvvetle muhtemel diğerleri düşünmediği için gelen zorunlu yalnızlık, itilme, izole olma. Yalnızlığı sevmek zorundasınız. Onu sevdikçe de insanları sevmemeye başlıyorsunuz. Doppler de belki farklı bir yoldan ama aynı noktaya geliyor fakat bizden daha cesur. Çünkü o, madem insanları, yaptıklarını, söylediklerini sevmiyorum o halde gideyim de ormanda yaşayayım diyor. Bu muazzam kararla başlayan çok hoş bir kitap. Bize dayatılan, her gün sevmeyerek de olsa yaptığımız şeyleri, bir şekilde bizi kendine bağlayan insanları, sahip okuduklarımızı, her şeyi bırakıp gidebilir miyiz, tamamen? Mümkün mü?